YOZGAT'ta son dönemlerde bazı resmi kurumların idarecileri veya görev verdikleri halkla ilişkiler sorumluları, kendilerince bir 'sansür politikası!' izlemeyi marifet sayıyor. Yapılan etkinliklere, kendilerine yakın olduğunu, 'Görmez, Duymaz, sadece bizim söylediklerimizi yazar!' dedikleri basın/medya kuruluşlarının temsilcilerini davet etmeyi tercih ediyorlar. Bazen bir adım daha ileriye gidip, yapacakları şovlar için devletin imkanları bile seferber ediliyor.

Bir çok kurumda benzer durumlar mevcut. O nedenle sıcağı sıcağına yaşanılandan başlamak istiyorum. Çalatlı Köyündeki okulda bir etkinlik yapılıyor. TÜBİTAK Başkanı geliyor. Ev sahibi yok, temsilcisi yok. Organizasyonda güzel görüntüler (!) çıkabilmesi için kurallar hiçe sayılıyor, sosyal mesafe unutuluyor. Yüzlerinde maskesi bulunan birbirleriyle sürekli temas halinde kalan çocuklar nefes nefese kalıyor. Covit19 salgınına adeta davetiye çıkartılıyor. Ve bunlar, yapılan haberlere yansımıyor/yansıtılmıyor.

Bu tip konuları yansıtabilecek, uyarabilecek olanlar organizasyonlara gelmemeleri için büyük bir özen gösteriliyor. Valilik, organizasyonun kendileriyle ilgili olmadığını, sadece TÜBİTAK Başkanının valiliği ziyaretinden bilgi sahibi olduklarını söylüyor. Milli Eğitim Müdürlüğü, ''Konudan bizim daha yeni haberimiz oldu, iletişim eksikliği var!'' diyor. İşte o zaman da akıllara başka sorular geliyor.

Yozgat Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bir okulda etkinlik yapılıyor, bu etkinlik Ankara'dan yönetiliyor/yönlendiriliyor. Valiliği, Milli Eğitimi temsil eden bir Allah'ın kulu bulunmuyor. Yerel basından gizleniyor. Kendi sitelerinde de yer verdikleri şekilde  haberlerin servis edilmesi sağlanıyor. Şov yapılıyor, Yozgat'ın Yozgatlının sağlığı buna kurban ediliyor. Umarım Yozgat'ta sarının rengi mavi olur. Eğer, kırmızıya doğru giderse sorumluluğu kim üstlenir, bilemem.