HER platformda dilimizin döndüğü ölçüde 'Yozgat'ın sahipsizliğini' anlatmaya çalışırız. Dilin kemiği yok. Çuvaldızı birilerine batırırken aldığımız zevk ile attığımız sevinç naralarının yerini, toplu iğnenin ucu tenimize dokunduğu anda 'yandım Allah' nidalarına bırakırız. Akıllanmayız.  
Yozgat'ta kültürel anlamda faaliyet gösteren kaç dernek/yapılanma var? Bildiğim kadarıyla birden fazla. İl yöneticilerinden kendilerine sahip çıkılmasını isteyen bu derneklerin/yapılanmaların öncüleri, kuruluş amaçlarından sadece kendi menfaatlerine olan bölümlerini hayata geçirmekten öteye gitmez.
Yozgat'ın sosyal ve kültürel yaşamına sahip çıkmak, geliştirmek, korumak, kollamak üzere kuruluş tüzüklerini hazırlayanlar, bu memleketin yetiştirdiği sanatçıları, edebiyatçıları, şairleri, ozanları tanımazlar, bilmezler. Anma etkinliğinde yer almadıkları gibi, kültürümüzün bir parçası olan isimlerin miraslarını bile korumak gibi bir zahmete girmediler/girmezler.
Nida Tüfekçi, Abbas Sayar, Hüzni Baba, Agah Efendi gibi daha bir çok isim bu topraklardan yetişmiş, kimisi ülke çapında, kimisi de dünya çapında kendisine bir yer edinmiştir. Üstat Abbas Sayar'ın ölüm yıldönümü nedeniyle yapmış olduğumuz ziyaret programına Hüzni Baba'nın anıt mezarını da ekledik. Anıt mezarında, kimsenin uğrak vermemesi nedeniyle otlar boy vermiş, anladık ama. Birde işin başka bir tarafı var. Anıt Mezar dökülüyor. Mezarlık desen zaten bakımsızlıktan gözyaşına boğulmuş. Hani diyorum, 'bize yer ver!' diye, belediye başkanlarına güzellemeler dizenler, bir kez olsun kuruluş amaçları doğrultusunda hareket edemezler mi? Etseler iyi olur...