DAHA önce olduğu gibi yine sosyal medya hesaplarımızdan 'başsağlığı' mesajları yayınlayıp, 'geçmiş olsun dileklerimizi' sunmaktan öteye bir türlü gidemiyoruz. Felakat yaşanmadan önce gerekli önlemleri alıp, gereğini yapabilsek, 'bize birşey olmaz' veya 'bugüne kadar oldu mu?' anlayışından bir uzaklaşabilsek, sorunu kökünden çözmüş olacağız. Ama yapmıyoruz/yapamıyoruz.
Giresun'da yaşanılan sel felaketinde vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, mağdur olanlara da geçmiş olsun dilekremi iletiyorum. 'Başsağlığı' dilemek, 'geçmiş olsun' mesajı yayınlamak dışında, yanlışlara dikkat çekmenin ötesinde, dikkat çekebildiğim yanlışların önünde set olup, engel olabilme gücüne sahip olabilseydim keşke.  O zaman, mesajlara gerek kalmazdı. O güce, yetkiye sahip olanların da benden, senden pek farkı yok. Onlar da mesajlar yayınlıyorlar. Gereğini yapmıyor/yapamıyorlar.
Yozgat'ın yerleşimi, tescilli yemeğinin kabı testiyi andırıyor. O nedenle yağan yağmurun yoğunluğu az da olsa ciddi anlamda sorunlar yaşıyoruz. İşyerlerini, evleri su basıyor. Eşyalar kullanılmaz hale geliyor da, bir daha aynı sorunların yaşanmaması için ne yapılıyor? Kocaman bir hiç...
Bugüne has bir durum değil. Dünden gelen bir sorun bu. Yağan yağmur ile sular altında kalan işyerinin önüne betondan set yapılarak önlem alındığını biliyorum. Gün kurtarılıyor. Yarına 'Allah Kedrim' diyoruz, yeni sorunlar yaşınılıncaya kadar, yaptığımız hataları tekrar etmeye ısrarla devam ediyoruz.
Yozgat'a bugüne kadar sorun yaratan yağışların biraz fazlasının yağdığını düşünmek bile istemiyorum. O nedenle gelin tedbiri şimdiden alın...