SABAHIN  seher  vaktinde  billur  sesiyle  yanan  gönüllere  huzur  veren  komşunun  çilli  horozu  uyanan  gönül  gözlerine  sürme  çekiyordu.. Gözlerine sürme çekerek gönlünü de kınalı keklik besler gibi huzur gıdaları!... sunuyor. 
Gönül  ışığı  gün  ışığıyla  buluşarak  Sevgi  gülleri  dağıtırken.
İsmini  vermeyerek  her  ay sonu  bazen de  iki  ayda  bir ziyaret  eden, yaşlı  bir  ihtiyar!...  gelerek  evinin  penceresinden görüşüyorlar  ve  kimdir  neyin  nesidir  bilmiyordu.
Tanımadığı  ve  anlayamadığı  o  ihtiyara  bir  takım  sorular, sordu  ısrarı üzeri:
-Evlat  bana  fazla  soru  sorma  sen  beni  bankacı!...  olarak  bil.
'Ben  hiç  evlenmedim'  diyerek. 
Ve kısa bir şekilde öz  geçmişinden de  bahsederek:
-Seni  tesadüfen  bu  pencere  önünde    tanıdım.  Evlat  sen  bana  dua  et  her  ay  olmasa da  iki  ayda  bir  buraya  gelir  bu  pencereden  seni  görür  giderim. Kusuruma  bakma  şu  getirdiğim  hediyelerimi de  Allah  için  kabul  edersen  bende  sevinirim”  dedi.
Gün  ışığıyla  gelen  misafiri  en  güzel  duygularla  ve  duayla  uğurladı.
Annesi gelen hediyeleri alarak mutfağa gitti paketin içinde çıkan bir miktar parayı da:
-Oğlum  bak  paketlerin  içinden  bir  miktar  para  çıktı” diyerek  seslendi.
Bu  olanlardan  sonra iç dünyasına  kendini  kilitleyerek  sessiz  sedasız  söyleniyordu:
-Hoş  geldin  bankacı…  yine  gel  şu  virane  gönlüm  coşsun  gözlerim  yaşarıp  güller  laleler  sulanıp  yeşererek dem’ini  alsın. Başka  gariplere  mazlumlara da  uğra  öksüzleri  sakın  unutma. Allah’ım  bu  kimdir  kimin  nesidir  tam  bilemediğim  ve  anlayamadığım  o  bankacıdan  razı  ol.  Rabbim  ben  bu  güzel  lütfüne!...  layık  değilim  acizim  günahkarım  sen  af et  keşke, keşke  imkanım  olsa da  bu  yaşlı  bankacının  ayağına  kadar  ben  gidebilsem” diyerek  iç  dünyasında  gezintiler  yapıyordu.
Bir  tanıdığı  ve  arkadaşı  Bekir  pencereye  gelerek  bir  anda  yanında  belirdi:
-Merhaba   ne  yapıyorsun  artık  ayakta mı  uyumaya  başladın  deminden  beri  sesleniyorum  sanki  beni  görmüyor  duymuyorsun  bak  önündeki  paralar  dağılmış  yoksa  o  paralar çok mu  geliyor” diyerek.
Bir anda iç dünyasından dışarı çıkmasını sağladı. Arkadaşıyla  değişik  sohbetler  ederek.  Arada bir  yoldan  geçenlerin  verdikleri  Selamları    alıyor   Salı  pazarına  gidip  gelenleri de  seyrederek  sanki  birini  bekliyormuş  gibi  tedirgin  oluyordu. Karşı  yoldan  yaşlı  ve  yürümekte  zorlanan  nur  yüzlü  hacı  amcasını  gördü:
-Geliyor  Evet, evet  o  bu tarafa  doğru  geliyor” dedi  arkadaşı:
-Kim  geliyor?”  diyerek:   
-O  yaşlı  İnsanla  senin  ne  işin  olur  onun  kendine  faydası  yok” dedi.
Yavaş, yavaş  yürüyerek  yanlarına  gelen    hacı  amcası  pazardan  aldığı  meyvelerden  bir  kaç  tanesini  ikramda  bulunarak:
-Afiyet  olsun  helal  olsun  evlat” diyerek   teşekkür  dualarının  sonunu  duymadan  geldiği  yoldan  süzülerek  ve  birazda    zorlanarak  gözlerden  kaybolup  gitti. 
Gözlerinin  yaşlarını  elleriyle  incitmeden  silerek arkadaşının  gözlerine  baktı:
-Arkadaşım  bu  meyveleri  üç beş  tane  meyve  diye  az  görme  bunlar  benim  için  bir  meyve  bahçesi.  Tadı  ve  lezzetine  gelince  onu  anlatamam  çünkü  dilim  anlatmaya  gücü  yetmiyor”  arkadaşı:
-Sanki  meyvelerin  tadımı  kaldı?  bunlarda  sıradan  bir  meyve” dedi 
-Sen öyle san gönlüne Allah Sevgisi  koymaz  meyveleri de  yıkayıp  tozunu  silerken, kısmet  edenin  kokusunu da  silersen  elbette  meyvelerin  ve  sebzelerin  tadını  alamazsın.   
Arkadaşı:
-Haklısın bak o yönünü hiç düşünmemiştim” dedi.
Arkadaşına  sabahın  serinliğini  kuş  cıvıltılarındaki  nameleri  ve  dost  ziyaretlerinin  güzelliklerini  anlatarak  Sevgi  harmanı!...  savuruyor. 
Bir  taraftan da  Hak  Sevdasıyla  yanan  gönlüde  içten  içe  sızlanıyordu.
***
BENİ ONA GÖTÜR
Sabahın seher vaktinde esen 
rüzgar.
İçimde bir  sızı  var... B
eni ona götür.
Gördüğüm güller; 
neden bana hep gülerler?.
Beni seven mi var?... 
Hadi. Beni ona götür.
Ağlayınca gözlerim 
yaşarmasın diyorum.
Şükründen aciz yavan lokmalar.
Kanat çırparak yuva yapan kuşlar, 
kurtlar;
Sevgim, sevdam... 
Hadi. Beni ona götür.
Ben. Her gördüğümde eğlenip 
kalıyorum.
Yoksa nefsi sevindiren. 
Avare miyim ben?.
Birde dağları, tepeleri, 
kıskandıran. Sevdam var diyorum.
Hadi, be... Ne olur. Beni ona götür.
Türküler derki. 
Biri anam, biri yarim.
Ya. Anasız, yarsız. 
Türkülere ne demeli.
Çile harmanında hasret 
savuranlar.
Birlik olun. Zemheri ayazında. 
Beni ona götürün.
***
 Selam  ve  dua’larla.