Yozgat’ta aşıklık-ozanlık geleneğini  ve Halk Kültürünü icra eden arkadaşlarımızın bir çoğu ekonomik manada kendi yağı ile kavrulan insanlar. Çoğunun ekonomik durumu normalinde altında.  Kültür faaliyetlerini fedakârlık göstererek devam ettirmekte bölgenin kültürel değerlerini  ülke geneline taşımaya çalışmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle gittikleri her yerde illerini temsil etmekte ve fahri kültür elçiliğini yürütmektedirler. Bu arkadaşlarımız ilimizin tanıtımını yapan turizm temsilcileridir.
Bu mana da Yozgat’ta  bir grup fedakar arkadaşımızla 1995 li yıllardan beri gayret sarf ediyoruz. Ciddi mesafeler aldığımız kanaatindeyiz.  Kurduğumuz bu dernekler, yaptığımız bu faaliyetler tüm Türkiye'de yankı bulmaya, ses getirmeye başlamıştır. Bunlar ilimiz adına gurur verici ve sevindirici gelişmelerdir.
Ancak ifade edelim ki, Faaliyetlerimizde yalnız ve sahipsiz kalıyoruz.  Halk adına halk kültürünü yaşatmak adına çırpınmamıza rağmen, Yozgatlı bürokratlardan, idarecilerden beklediğimiz o desteği alamıyoruz. Şunu söylemiyoruz... “Halk bize sahip çıkmıyor!...”  hayır, halk bize sahip çıkıyor.  Maddi ve manevi desteğini devam ettiriyor, talep ederseniz talebinize karşılık veriyor. Fakat siyasetçi, bürokrat ve idareci anlamında bu desteği göremiyorsunuz!
Bir başka manada kendinizi garip, kimsesiz ve yalnız hissediyorsunuz. Salonları bomboş görünce davet ettiğimiz konuklardan utanıyorsunuz.. Bu bizim en ciddi sorunumuz. Ekonomik katkıya gelince yapa yalnız kalıyoruz. Kültür adına kimse elini cebine atmak istemiyor. Bu noktada isterseniz soralım: Yozgatlı kaç yazarın eserini, kitabını basıp piyasaya sürdünüz?  
Belediyelerimize kültür kaynakları akıyor, Valiliklere, Kaymakamlıklara, Özel idare bütçesinden kültüre kaynak geliyor. Bunların kaçta kaçını kültür adına kullanıyorsunuz diye sormak istiyoruz. Kaç Şaire sahip çıktınız, Yozgatlı kaç yazarın eserini alıp dağıttınız, kaç Yozgatlı Kültür adamının kitabını okullara, kütüphanelere satın alıp yolladınız, diye sormak istiyorum.
Her halde bunun adı kültüre sahip çıkmak olamaz! Tüm okulları dolaştım idarecilerden, öğretmenlerden aldığım cevabı söylesem gülersiniz...
Bölgemizde-ilimizde yetişen şair, yazar ozan arkadaşlarımız var. Bunların ellerinde yayımlanmaya hazır eserleri var. Ama onları yayımlayacak ekonomik güçleri yok. kim elinden tutacak bunların? Araştırmaları var, şiirleri var, incelemeleri var, hikâyeleri var, ama yayınlayamamaktadırlar. Çünkü böyle bir imkânları yok. Niye sahip çıkmıyoruz bunlara? Başka ilde  olsanız eserleriniz el üzerinde tutulurdu. Bir garip tutumumuz daha var insanları siyasi emellerimize peşkeş çekip adam kayırma, adam seçme pozisyonunda kalıyoruz..
Yozgatlı şair ve yazarların sıkıntılarını çok  iyi biliyoruz. Her yerde, her durumda bunları dile getirmekten utanıyoruz. Yer-mekan ve destek konusunda defalarca söz aldığımız halde o desteği   bu güne kadar ne yazık ki, göremedik. Kimsenin de karşısına geçip “Bize söz verdiniz, neden sözünüzü yerine getirmiyorsunuz?.. “ demedik. Bu bizim nezaketimizden kaynaklanıyor.
Yozgat'ın, Yozgatlının her şeyi garip ve kimsesiz olduğu gibi Şairi de, Yazarı da, Ozanı da, Aşığı da, kültür adamları da  garip ve kimsesiz. Herkes şunu iyi bilsin ki, bu bir sevdadır,  bu sevda bitmeyecektir!... Ona gönül verenleri bulana kadar devam edeceğiz..Makamlar, mevkiler kimseye baki kalmaz, kalmayacaktır da .Bizler gönül adamlarıyız bizim ne ikbal  ne de siyasi bir beklentimiz yok, olamaz da.  “Gök kubbede hoş bir seda bırakanlara” ve kültür elçilerine, onlara sahip çıkanlara  selam olsun….