Genç olanı “Yazın daldan tut toplayıp yemeyi seviyorum” dediğinde yaşlı olan da “Ben de tut pekmezini pek bir severdim, toprağım” deyip derin bir iç geçirdi.
Yer İstanbul. Sonbaharın son ayının son günleri. Mesai saatleri olmayan bir zaman dilimi. Trafik de oldukça akıcı.
Halk otobüsü yolcularıyla seyir halinde. Nizami olarak yaklaştığı duraklardan yolcular iniyor biniyor. İnecek olan bir sonraki durak ismi anons edildiğinde otobüste bulunan farklı noktalardaki düğmenin kendine yakın olanına basıyor, kırmızı “duracak” yazısı ön camın üzerinde beliriyor, inenler olduğu gibi binenlerle birlikte otobüs kısa bir duraksamanın ardından güzergâhına yeniden devam ediyor. 
Otobüsün tavanındaki üç farklı noktadaki ekranlarda kalan duraklar, otobüsün hattı, ay, gün saat vs bilgilere bakmayı yolcular ihmal etmiyor.
İnilecek durak için kırmızı düğmeye her basılışta ise otobüs kaptanı doğal olarak duruyor. Bu durum böylece devam edip giderken otobüsün birkaç defa durduğu durakta ne tesadüf ki inen ya da binen yolcu olmuyor. Durumu fark eden kaptan, yolcuları özellikle de ailelere sesli olarak nazikçe uyarıda bulunuyor. “Çocuklarınızı düğmelerin yanında tutmayın lütfen, düğmelere rastgele basmalarına engel olun” gibi sözler sarf ediyor.
Kaptanın bu anonsuna karşılık yolcuların hiçbirinden ses çıkmıyor. Sadece birbirlerinin yüzüne tebessümle bakıp, düğmelerin bulunduğu borulara doğru başlarını çevirip etrafı süzmeye devam ediyor. Kulaklıkla müzik dinleyenler, cep telefonlarıyla bütünleşenler ise kendi dünyalarına dalmış biçimdeler zaten.
Birkaç durak ilerlemenin ardından orta kapıya doğru yaklaşıp inmeye hazırlanan kadınlardan birisi yüzü otobüsün ön tarafına doğru dönük koltukta oturan şapkalı kadına “Az önce uyuyordunuz, koltuk başındaki boruya yaslanırken galiba farkında olmadan düğmeye başmış oldunuz, o yüzden otobüs her durakta durmuş olabilir” der.
Bunu duyan kadın başını çevirdiğinde tam da başının arkasındaki o kırmızı düğmeyi görür. Yol boyunca da uyuklama haline girmiş olduğundan farkına varmadan başıyla düğmeyi basması sonucu otobüsün bu yüzden tüm duraklarda durmuş olabileceğini söyler.
Bu olup biteni de aydınlatma işi o kadına düşer artık. Zaten son duraklara doğru yaklaşıldığından yolcular da gitgide azalmaya, otobüs tenhalaşmaya başlar. Kadın ineceği durağa doğru yaklaşırken kaptana doğru gider, kendisinin sebep olabildiği bu durumu özetledikten sonra karşılıklı olarak iyi günler demenin ardından içini huzur kaplamışçasına araçtan iner.
Neyse ki yeni otobüslerde kırmızı düğmeler daha da yukarıda. Otobüste o gün olanlar için “Ne olduysa hep o kadının başının altından çıktı” sözü güzel bir kinaye örneği oldu.