Eskiden anlatırlarmış. Özellikle gelinler ve damatlar için “Tatlı gel” diye söylenen bir tabirin olduğu bilinirmiş. Uğurlanırken “Tatlı gel” sözünü işiten damat ya da gelin bir sonraki ziyaretinde elini baklavalar, çikolatalarla doldurup öylece gider olmuş.
Gençlerin bu deyimi bilmediklerinin farkına varan büyükleri bakmışlar bu iş böyle olmayacak. Lafı fazla uzatmadan, eveleyip gevelemeden uygun bir dille açıklama yapmaktan da hiç çekinmezlermiş.
“Evladım tatlı gel demek öyle elini kolunu tatlılarla doldurup gelinip gidilmesi filan demek değildir. Burada anlatılmak istenen şey az az gel, seyrek seyrek gel durumlarıdır” derlermiş.
Tatlı gel deyimi bana annemin bizlere öğrettiği altın sözlerden birini daha hatırlatıverdi.
Annem “Her gün gelen soğan gibi, ayda gelen doğan gibi olur” derdi.
***
Ünlü işletmenin şefi, bir televizyon kanalında, birbirinden leziz yemek tarifleri veriyor. Hazırlayacağı yemeğin yapılış aşamasını anlatırken önce zeytinlerin çiğidini çıkaracaksın diyor. Çiğit yöresel bir kelime ve çekirdek anlamındadır. Bilenler bilir. 
Sonra da anlatımına devam ediyor. Şimdi de malzemelerin içine biraz “rosemary” atacaksın diyor. Yani biberiye bitkisinden bahsediyor.
***
Bir bardak su içine damlatılan birkaç damla lavanta, bulunduğu odaları mis gibi kokulara büründürüyor.
***
Bir kafenin yeni işe başlayan çalışanı masadaki boş bardakları, fincanları toplarken elindekileri yere düşürüverdi. Haliyle fincanların birkaçı kırıldı. Çalışan panikledi. Daha hiçbir şey söylememişti ki hesabı isteyip kalkmakta olan müşteri çalışana; “Üzülme, olur böyle beklenmedik kazalar, sen hesaba kırılan fincanları da ilave ediver” diye olgun bir tavır sergiledi.
Yandaki masadakiler de yerdeki iri fincan kırıklarını eliyle aldıktan sonra, kafenin temizlik görevlisi yerdeki kalan parçacıkları da bir güzel temizledi.
Son model iki katlı bir bebek arabası. Üstte erkek bebek mavili mavili, altta kız bebek pembeli pembeli mutlu bir şekilde anneleriyle birlikte hava almaya çıkmışlar. 
“Acaba bu genç anne ikizlerini bebek arabasına dönüşümlü olarak mı bindiriyordur? Ya da yan yana olan ikili bebek arabasıyla mı gezdirse paylaşım daha adil olur muydu?” Diye düşünmeden edemiyor insan.