Bir Bayram Kutlamasıdır gidiyor. Kim neyin bayramını kutluyor, bilen pek yok. Takvim yaprağında ''10 Ocak Basın Bayramı'' diye bir ibare var. Oradan hareketle yapılan kutlamaları, tebrikleri de birileri ne olduğunu bilmeden kabul edip, seviniyor...
Basın Bayramı, başka bir adıyla Çalışan Gazeteciler Günü, basın emekçilerine sağlanan sosyal haklar ile birlikte çalışma koşullarının iyileştirilmesi nedeniyle gündeme gelmiştir. Bugün, 10 Ocak 1961 yılında basın emekçilerine sunulan imkanların tamamının ortadan kalkması bir tarafa, çalışma alanlarının daha da kısıtlı hale getirilip, görev yapma imkanlarının ellerinden alındığı bir dönemde çalışan gazetecilerden söz etmek mümkün olmadığı için, çalışan gazeteciler bayramının kutlanmasının da bir anlamı kalmamıştır...
Daha, İçişleri Bakanlığı tarafından tüm illere gönderilen, basın mensuplarının emniyet müdürlüklerine alınmamasına ilişkin genelgenin mürekkebinin dahi kurumadığı bir dönemde, Basın Çalışanlarının Bayramını kutlamanın anlamını anlamakta zorlanıyorum. ''Düzenleme'' adı altında yapılan yasa ve yönetmenliklerle, eline, koluna kelepçelerin takıldığı, idarenin gazete ve gazetecilerin tepesinde, ipe bağladığı keskin bir kılıcı sallandırırken, basın bayramından söz ediliyor olması gülünç geliyor...
Anadolu Basını'nın tüm imkanları ve gelirleri kısıtlanıp, sınırlandırılıp, gazetecilik mesleğinin birileri tarafından ''Kartvizit'' olarak, birileri tarafından da ''Silah'' niyetine kullanılmasına imkan sağlayanların, yayınladıkları mesajlarla çalışan gazetecilerin bayramını kutluyor olmaları da, kutlamaktan ziyade malesef ''Hakaret'' gibi geliyor, bana...
Yazdıkları yazı nedeniyle, bilgisayarlarının başında bulunması gereken arkadaşlarımızın cezaevi havalandırmalarında, ellerinde birer tesbihle gün sayıp, volta attıkları bir dönemde, 10 Ocak Gazeteciler Günü ile ilgili basın kuruluşlarının bildiriler yayınlaması ''Abesle iştigal'' olarak algı doğmasına neden oluyor...
''Çalışan'' yerine, ''Oturan'', ''Düşünen'' yerine, ''İtaat eden'', düşüncelerini söyleyen yerine kendisine ''Saklayan'', cibicik çalmayı mesleğin ''Etikleri'' haline gelmesini sağlayan zihniyetin, basın bildirileriyle, kokteyl, toplantı, kutlama mesajı gibi yollarla gerçekten mesleğinin gereğini, herşeye rağmen yapmaya çalışanlara ''Hakaret'' etmelerine, ''Aşağılamalarına'' hiç gerek yok...
Nasıl olsa yaratılan ''Yeni Medya'' anlayışı kapsamında türeyenler, bir şekilde bunu hergün yapabilme özgürlüklerini(!) rahatlıkla kullanıyorlar. Bir de sizlerin üzerine ''Tüğ'' dikmenizin bir anlamının bulunmadığını, eğer ''Küfretmek'' istiyorsanız, bunu dolaylı değil, doğrudan yapmanızın sizler için bir yaptırımının bulunmadığını bilmeniz gerekir...
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü imiş.. O 30 yıl öncesine kadardı.. Hadi biraz daha öne çekelim, 20 yıl öncesine kadardı.. Bugün yok olmaya başlayan, son demlerin yaşandığı bir mesleğin günü kutlanmaya çalışılarak, şirinlik yapılıyor, başka bir şey değil...