NE çok keşkelerimiz var şu hayatta. Yaşadığımız bu hayat bize mi ait? Hayatın içerisinde akıp giden zaman dilimlerinde yaptığımız ve ilerde yapacağımız davranışlarımızın içerisine gizlenmiş keşkeler…
Ne çok keşkeler biriktiriyoruz, bir çocuğun yastık altına biriktirdiği küçük misketler misali. 
Çocuklar anne ve babalarına “hadi biraz anı biriktirelim” der. Ya bizler. Anı dediğimiz olay olgusuna ne ad veririz? Anıları biriktirirken çocukların fark edemeyeceği zaman dilimlerinin içerisine gizlenmiş hayatın bizlere taktığı çelmelerle karşılaşırız. 
Hatalar, yanlışlar, çarpık tablolar biriktiriyoruz. Ve biz geriye baktığımızda bunların tümüne keşke diyoruz. Ne çok keşkeler hayıflanıyoruz. Ellerimizi dizlerimize vuruyor, gözlerimizi kısıyor, surat yapıyor, dişlerimizi sıkıyor, biraz daha ileri gidip saçlarımızı çekiyoruz. Keşkelerimiz…
Şu an yaşadığımız anın içerisinde bile irili ufaklı keşkeler sıkıştırıyoruz. Hayatın yaşamımıza sunduğu sürprizlerin içine koyduğu şekerlemeler tebessüm ederken, küçük ekşimsi, mayhoşu tatlara dudak büküyor, burun kıvırıyor, surat asıyoruz. Keşkeler yüklüyoruz omuzlarımıza…
Defalarca hayıflandığımız, ileride de hayıflanacağımız keşkeler yükleniyoruz…
Hayatın anlaşılması zor kıvrımlarında karşımıza çıkan olumlu ve olumsuz, bulanık, sisli, berrak, aydınlık, çizgi aralıklarında gülümser bizlere biriktirdiğimiz tüm yaşanmışlıklarımız. 
Bu yaşanmışlıklar içerisinde gizlenen belki de bizim fark etmediğimiz bir saat, bir gün, bir hafta, ay hatta yıllar sonra fark edeceğimiz keşkeler gizlidir…
Keşkeler gizeminde yaşıyoruz….
Bilinçaltımızın bir yerlerine sıkıştırdığımız, bilmeden sakladığımız, ayrık otu gibi hayatın bir yerlerinde hiç ummadığımız zaman dilimlerinde karşımıza çıkan ahlarımızdır. 
Durgun berrak bir suya taş atılmasıyla dalgalanması misali…
İçerisine damlayan kirli suyun koca berrak bir suyu bulandırması gibi, hayatımızın içerisine akan küçük küçük olmasaydılarımız çıkar karşımıza…
Rabindranath Tagore: “Güneşi kaçırdım diye gözyaşı dökersen yıldızları göremezsin” der. 
İnci tanelerine benzettiğimiz ellerimizden kayıp giden her zaman dilimlerinin arkasından çölde dudağı kurumuş bir bedevi gibi bakıp sızlanacak mıyız? Bu zaman dilimlerinde hayatımıza girip çıkan, yer eden dudaklarımızda acı veya tatlı tatlar bırakan hatıraları heybenin hangi gözüne koyacağız. Acı bir hatırada bir daha olmaması için dilekler dilerken, tatlı bir hatıranın yeniden gelmeyeceğini bilir, dudaklarımızda bıraktığı o bir parmak balın yeniden tadılmayacağı için keşke olmasaydıya sığınırız. 
Belki de bu yüzdendir ki, önümüzde akıp giden zaman dilimleri içerisinde ağzımıza atacağımız kaşık kaşık balları fark etmeyebiliriz. Güneş çoktan gitmiştir ve biz göz yaşı dökerken yıldızlar avuçlarımızdan bir bir dökülmektedir. 
Keşkeler yükleniriz omuzlarımıza…
Bir gecenin karanlığında kuyruklu bir yıldızdan aldığımız en karanlık keşkelerdir bunlar…
Bir çöl yalnızlığında kum fırtınalarının ortasında tepe arayan bedevinin koşuşturmasındaki korkular misali… 
Keşkeler yığını yükleriz omuzlarımıza…
Karabasanların hava aydınlanana kadar boğazımıza çökmesindeki karartıya benzer keşkeler biriktiririz ceplerimize…
Her sokak başında bir kasap olmasını hayal eden kedi misalidir hayatımızın içerisine gizlenen keşkelerimiz… Acı dolu her düzlemde bir tebessüm durağı düşleriz. 
Belki de kendimizdir bu çizgiyi belirleyen. Hem yazıp hem oynayan tek kişilik tiyatro oyuncularıyızdır. Yazdığımız bu hayatı kendimiz oynuyoruzdur. Oynarken uzağı göremiyor, karanlıkta gözlerimiz buğulanıyor, çok aydınlıkta gözlerimiz kamaşıyor ve tosluyoruzdur duvara. Yaptığımız yanlışlar, yalpaladığımız bu hayat gözümüzün kamaşmasından, buğulanmasından ileri gelmektedir. Bilemeyiz. Belki de…
Ve tosladığımız duvar sonrası oluşur keşkelerimiz…
Konfüçyüs: “Karanlıktan şikayet edeceğine kendin bir mum yak” sözüyle belki de hayatın bu yönüne işaret etmiştir. Eğer tek kişilik bu tiyatroda senarist ve oyuncu sen isen, kendine güzel çizgiler çiz. Hep geriye bakıp hayıflanacağına, ilerideki yaşamayacağın keşkelerin için iyi bir senarist ol. Hayat sahnesine çıktığında kendin biçtiğin bu rolü iyi oyna…