SOSYAL Medya hesaplarından son dönemlerde, 'Kayıp Şehrin' sır perdesi aralanmak istercesine paylaşımlar yapılıyor. Yozgat'ın eski fotoğraflarına bakıp, 'ahlar, vahlar' eşliğinde, o güzelliği, tarihi yapıyı koruyamayanlarla sitemler ediliyor, açıktan veya üzeri kapılı biçimde. Sorular soruluyor. Örneğin 'Motorhane nerede bilen varmı?' şeklinde. Kim bilsin. Nerden bilsin...
Bugünün nesli, dünü keşfetmeye, elde kalan bir kaç fotoğraf ile avunmaya çalışıyor. Sitemler ediyor, 'niye korumadınız! Yok olup gitmesine neden göz yumdunuz!' diye. Günah keçileri de sıralanıyor. Yük omuzdan atılmış olunuyor, rahatlanıyor. Derin bir 'oh' çekiliyor. Ne güzel...
Yarının gençleri de günümüz insanlarına aynı tepkiyi verecekler. Onlarda kendilerine birer 'Günah Keçisi' bulup, sitemlerini sıralayıp, kurtulacaklar, sırtlarındaki yüklerden, vebalden. Aslında öyle kolay olmasa gerek. Dün, yok edilenlere hep birlikte alşık tuttuk, 'brova, helal olsun, hakkı adamın' dedik. Bugün çıkıp, kaybolmasına göz yumduklarımızın izini arıyoruz, yerini tahmin etmeye çalışıyoruz. Aradığımız; Kayıp Şehir Yozgat...
Tarihi, tarih öncesine dayanan bu yerleşim alanında yapılan tahribat, 'modernize' adına dikilen binalar, yapılar ile bu şehir tarihin tozlu sayfalarına havale edildi. Yerine, Cumhuriyet döneminin bile çok sonrasında, daha dün gibi bir şehir inşa edilmeye çalışıldı, çalışılıyor. Bugün sorulan düne ait sorular, yarın 'Cumhuriyet Mektebi nerede?' diye sorulacak. 'Nohutlu Tepe neredeydi bilen var mı?' denilecek. Dahası da var, unutulan, unutturulmaya çalışılan. Tıpkı 'Memleket Hastanesi' gibi. Sahi 'Memleket Hastanesi nerede' bilen varmı? Daha geriye gitmeye gerek yok. 'Çamlık Palas' neredeydi?..