Rahmetlik babam Zahidem Türküsü çıkınca toplunun (pencerenin) önüne delta marka radyosunu yan olarak kor, elinide çenesine koyarak iç geçirerek dinlerdi.
    Her yürekte bir sevda, her gönülde bir Zahide olduğunu o zamanlardan beri bilirdim.
    Hepimiz Anadolu insanıyız. Sevdalarımızı içimize atar, kimselerle paylaşamayız.
    Değerli Hocam Sorgun’lu Durali DOĞAN’ın iyi bir folklor araştırmacısı olduğunu hepimiz biliriz. Övünerek söyleyim bende onun öğrencisiydim.
Onun heveslerinden elbetteki bizde kaptık. Türkü hikayeleri beni hep hüzünlendirmiştir.
    Candan, ciğerden sevilen bu Zahide kimdir, Zahidem diye yanıp tutuşan kimdir diye merak ettiğimden bulduğum bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Halk arasında “Zahidem” adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Kırşehir Çiçekdağı’na bağlı Orta Hacıahmetli köyünde dünyaya gelmiştir.
    Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirmiş. İlk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyümüş.
     Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rolünü üstlenirmiş.
    Bu nedenle Mustafa’ya da “Arap” lakabı takılmış. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadeler’den Mehmet’e çiftçi (Azap) durmuş.
    Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen kızı Zahide’ye gönlünü kaptırmış.
    Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramamış.
     20’sinde askere giden Mustafa’nın aklı, deliler gibi sevdiği Zahide’de kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide’den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide’nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğününün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür.
    Bu hepimizi ciyergah eden türküyü Neşet Ertaş plağa okuyup tanıtmıştır.
    Zahide Kurbanım n'olacak Halim
    Gene bir laf duydum kırıldı belim
    Gelenden gidenden haber sorarım
    Zahidem bu hafta oluyor gelin
Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m'ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem'den güzeli
    Ay ile doğar da gün ile aşar,
    Zahide’mi görenin tebdili şaşar
    İyinin kaderi kötüye düşer,
    Diken arasında kalmış gül gibi.
Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.
    Gurban olam Alişan’a Hacı’ya
    Nazlı yarim düşememiş kocaya
    Çıksam Büyüköz’e seyran eylesem
    Çeşmenin başında gelen sucuya
Yine doğdu ülger ile terazi
Zahidem de has bahçenin kirazı
Kaderin övünsün bacaksız oğlan
Şu yalan dünyada aldın mırazı
    Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
    Baban anlamadı bizim bu haldan
    Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
    Derdin beni del’ediyor Zahide’m.