HAFTASONUNDA soluğu Ankara'da aldık. Alışveriş mağazalarını gezdik, fiyatları kontrol ettik. AVM'ler, deyim yerindeyse 'iğne atsan yere düşmez' görünümünde. Alışveriş yapanlar var mı? ''Ödeme yapacaklar için kasamız boş!'' anonsları, sorunun yanıtını vermeye yetiyor/artıyor bile.

Mağazalarda bugünlerde indirimler söz konusu olurdu. Yazdan kalan ürünler, yüzde 50 ve üzerindeki indirimli etiketleriyle müşteriye sunulurdu. Yine var. Ama yüzde 50 indirim bile çok pahalı. İndirimde olmayanların yanına yaklaşmak ise imkansız. Dikkatimi çeken ise, yeni sezon ürünleri olarak tezgaha konulanlarda çeşit yok. ''Yeni'' denilen üründe bildiğimiz önceki yıllarda gördüğümüz modellerden ibaret. Yeni yok.

Bunun iki nedeni var. Birincisi, özellikle giyim noktasında dışa bağımlılık söz konusu. Pandemi nedeniyle yurt dışından fazla ürün gelmiyor. O yüzden de tezgahlara ''Yeni'' diye konulan ürünler önceki yıllardan kalma ama fiyatları güncel. Dolara, Avroya göre güncellenmiş, tüm ürünler. O nedenle alım da düşük. İkinci neden ise yurtiçerisinde üretim ciddi oranda düştü. Fason çalışan tesisler, yurtdışından fazla talep olmayınca üretimlerinde neredeyse yarıya yakın bir şekilde düşürdü. Normalde üretim konusunda da sıkıntılarımız var.

Hazine Bakanının istifa haberi ile birlikte dövizin ateşi de düştüğü, güne dolar, altın ve avrodaki  düşüşle başlandığı belirtiliyor. Üretim yapmadığımız için doların düşüşe geçmiş olmasının yansımalarını da hemen görme şansımız olmuyor. Dövizdeki artış hemen yansıyor. Düşüş ise zamana yayılıyor. Hemşehrimiz Prof. Dr. Osman Altuğ, piyasaları iyi analiz ediyor. Dinleyin..