Allah\'a ve ahir et\' gününe inanan kimse ya hayırlı bir söz söylesin ya da sussun.
    Susmak için hayır şeyleri konuşmak  mi gerekiyor?.. Evet,  Allah yediğinizi, içtiğinizi ve konuştuğunuzu hayreylesin.
    Kazandığını saçıp savuran, geliri ile giderini denkleştiremeyen, kazandığından fazla harcayan bir kimse, arzu ettiği hayat seviyesine ulaşamaz. Böyle bir ailede huzur olmaz. Malımızı, paramızı, kendi ihtiyacımız doğrultusunda ve toplumun yararı için kullanmak zorundayız.
    Ülkemizde temel gıda maddesi olan ve çöplere atılan ekmek israfının ulaştığı boyut insanı düşündürmektedir.
    Çöpe atılan o ekmek, fakirin hakkı, yetimin rızkı, çalışanın alın teridir, göz nurudur.
    Tabağa yiyebileceğimizden fazlasını koyup kalan kısmını çöpe dökmek, ihtiyacından fazla lamba yakmak, suyu açıp boşa akıtmak israftır. Hiç birimizin bunları ölçüsüzce kullanmaya hakkı yoktur.
    Çünkü bunlara ihtiyacı olan aç, yoksul ve susuz insanlar vardır. “Acından Ölen mi var canım!” diyenlere verebileceğimiz binlerce örnek vardır.
    Yüce Mevla buyuruyor; “ Yiyiniz, içiniz, ancak israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez!”
    Helal ve meşru yollardan çalışıp kazanmayı emreden dinimiz, çalışıp kazandığımızı israf etmekten ve lüzumsuz yere harcamaktan da bizi men etmektedir.
    İsrafın haram olduğunu gayet açık bir şekilde bildiren bu ayetin sonundaki \"Çünkü Allah israf edenleri sevmez\" sözü Müslümanlar için önemli bir uyarıdır.
    Elbette hiç birimiz Allahın sevmediği insanlardan olmayı istemeyiz öyle değil mi?
    Kur\'anı Kerim\'de Allah\'ın rahmetine mazhar olan iyi kulların yaşam tarzının bu yolu takip edenler olduğu bildiriliyor.
    \"Onlar ki (Mallarını) harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de cimrilik yaparlar, ikisi arasında orta bir yol tutarlar.\"
    Dinimiz, cimrilikten de sakınmamızı istemiş ve daima ölçülü olmamızı, yaşayışımızda orta ve makul bir yol takip etmemizi emretmiştir.
    Yediğimiz, içtiğimiz ve kullandığımız her şeyde ölçülü olmak, israftan kaçınmak, tutumlu olmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.
    Çoğumuzun önemsiz ve basit gördüğü şu sigara illeti paramızı, alın terimizi, zamanımızı kül edip savurmaktadır.
    Sağlığımızı da tehdit eden sigara illetini alışkanlık edinip kullanmaya devam eden tiryaki kardeşlerimize bunun da israf olduğunu anlatmamız gerekiyor.
     Bunlarla birlikte zamanı boşa geçirmek de israftır.
    Bir kısım insanımızın devletin malını israf etmeleri, zamanlarını boşu  harcamaları ve devletin malına zarar vermeleri  israf değil de  nedir Allah aşkına?..
    Hayatlarını boş yere tüketenler, zamanını su gibi harcayanlar.
    Kazancının kıymetini bilmeyenler,  kahvehanelerde zamanlarını öldürenler, çalışmayarak Allahın verdiği ömrü beyhude tüketenler israf ettikleri zamanın ve boşa geçen ömrün hesabını nasıl vereceklerini düşünüyorlar acaba?
    Bunlar, dinimizin tutumlu yaşamak için koyduğu prensiplere ters düşen, sosyal dengeleri altüst eden hadiselerdir.
    Zamanını, malını ve ömrünü iyi değerlendirmeyenlerden gün gelir hesap sorulur, öyle değil mi?
    Peygamberimiz şöyle buyuruyor; \" Kıyamet gününde insan dört şeyden sorguya çekilmedikçe Allah\'ın huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bilgisi ile ne  ölçüde amel ettiğinden...\"
    Boşa harcadığımız, israf ettiğimiz o kadar çok şey var ki, bunların hangi birini anlatalım? Bunu düşünmek bile insana üzüntü veriyor! Bakın bir atasözümüz geleceğimize ışık tutuyor: \" Zararın neresinden dönülürse kardır!\"
    Aynen öyle; ziyan ettiğimiz zamanın, ziyan ettiğimiz emeğin, çöpe attığımız ekmeğin, boşa harcadığımız ömrün hesabını vermek düşüncesiyle kendimize gelme, uyanma ve hayırda yarışma günüdür! Onun için diyoruz ki: \"Ya hayır söyle, ya da sus!\"Susma konuş ve hayır söylemeye devam et…