Gözlerimde yaş bir bahar akşamı,
Nisan yağmuru gibi akarken gel.
Penceremden gördüğüm solgun lambamı,
Kızarıp yüzüme bakarken gel.
“Göç Yolu Konakları” şair Ali Küçükaydın’ın eseri olup Yozgat Vali Yardımcısı Kemal Şahin Beyin vasıtasıyla elime geçmiş oldu..Eser oldukça kapsamlı, büyük boy ve kaliteli bir baskı içeriyor. Ali Küçükaydın’ın şiirleriyle dolu. Kaliteli baskısı dikkatimi çekti ve kitabı baştan sona bir gözden geçirdim. Şairi tebrik ediyor kutluyorum.
Kimdir Ali Küçükaydın? 1948 Adana doğumlu, öğrenim sonrası öğretmen olarak göreve başlamış, yurdun değişik bölgelerinde görev yapmıştır. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra Kaymakamlık görevlerinde bulunmuş; vali yardımcılığı yapmış; seçimlere katılarak milletvekili olarak da çalışmalarını sürdürmüştür. Emekli, eğitimci, şair ve yazardır.
Bu dağ yollarında günüm biterken,
Çıkmışsın yola ikindiden erken,
Yaklaştı ayrılık zamanı derken
Sevda pınar gibi ağlar içimde…
Kitabın önsözünde TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in bir yorumu yer alıyor. Çiçek bu yorumunda şunları ifade ediyor:”Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyesi, siyaset  arkadaşım, değerli kardeşim Ali Küçükaydın da imbikten geçirdiği sözlerini Göç Yolu  Konakları’nda derleyerek iç dünyasının en mahrem köşesine bizleri  de konuk etmiştir.
"Kültür tarihimizden izler de yansıtan dost şair Küçükaydın’ı  bir solukta okuyacağınızı ümit ediyor, gönül penceresinden okuyucularına baktırdığı için kendisini tebrik ediyorum”
(Cemil Çiçek- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı)
Güneş battı mazide kaldı güzellikler,
Rahmeti bekliyor boynu bükük çiçekler,
Sema zifiri karanlık, korkunç şimşekler,
Kaybetmedim umudumu, nuru beklerim.
Ali Küçükaydın şiir kitabının sunuş bölümünde bizlere şunları hatırlatıyor:” uzun süre oturduğumuz bir yurttan  göçüş benim  için ayrı bir hüzün, değişik yerlere gidiş ise sevindiriciydi. Gördüğüm  her mekanın çocuk kalbimde  farklı bir anlamı vardı. Fakat ayrılık hep içimde  bir ızdırap kaynağı olmaya devam etti. Bu nedenledir ki: yeni bir yere gidişin sevinci, ayrılığın verdiği kederle çoğu kez perdelendi.
“Hz. Mevlana’nın “Her gün  bir yerden  göçmek ne iyi / Her gün bir yere konmak ne güzel / Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş / Dünle beraber gitti cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” dediği gibi işte ben de hayat yolunun “ bulanmadan, donmadan “ akıp giden bir yolcusu olma gayretinde oldum. Bu duyguyla önce bir şiirime “ Göç Yolu Konakları” adını verdim. Yine hayatın bütün aşamalarını göçüp konma olarak nitelememdendir ki :kitabıma da bu ismi vermeyi uygun buldum.”
Gurbet acısıyla kıvrım kıvrım kıvrılsam,
Sonra eriyip yürüsem magmalar gibi,
Gökten sağanak sağanak  akan sel gibi,
Sen de yalçın kayalarda parçalan gönül.
Göç Yolu Konakları’nda siyasetçi şairin hayatını film şeridi gibi takip ettik. Hayatı, çileyi duygu ve düşüncelerin akıp gidişine tanıklık ettik. Uzun bir yaşamın karşılaştığı olaylarla hayat yolunda bir yolculuğa çıktık. Okudukça duygulandık izledikçe ferahladık. Yol Üzerinde konakladığı çilenin ve ıstırabın akışını birlikte paylaştık şairle…
Benim aşkım canan seni yakarsa,
Şimşek olur da kalbime  çakarsa,
Gözyaşlarım seller gibi akarsa,
O zaman gör beni dost yavaş yavaş.
Göç Yolu Konakları’ şairinin dilini akıcı ve sade bulduk. Herkesin anlayabileceği bir dille seslenmiş şair. Dili sade, benzetmeleri yerinde, üslubu akıcı anlatımı da içtendi. Şiirlerinin samimi ve içten oluşu eseri bir çırpıda okumanızı sağladı. Eseri okuyan herkes kendinden bir şeyler buluyor: Göç Yolu Konaklarında. Siyasetçi şairimizi kutluyor başarılar diliyoruz. Eseri okumamızı sağlayan Yozgat Vali yardımcımız Sayın Kemal Şahin Beye ve İl  Dernekler Müdürümüz Sayın Hakkı Yurtlu’ya da  teşekkür ediyoruz.
Güneşi kaybettim muma hasretim,
Ana yok, baba yok kalmışam yetim,
Kapanmış dağlarım gitmiyor atım,
Sonu bitmeyen bir yola dönmüşüm.