Bu  yıl ilk kez yeni yönetmeliğe göre yapılan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı törenleri, birçok ilde olduğu gibi Yozgat’ta da sönük geçti.
Yıllardır alışılmış, görkemli, teferruatlı, hazırlıkları haftalar öncesinden başlayan törenlerle kıyasladığında, geçtiğimiz hafta sonu Cumhuriyet meydanında yapılan tören formaliteden ibaretti.
Neyse ki birçok ilde olduğu gibi Yozgat’ta il merkezinde yapılan tören bir krize sahne olmadı.
Yerköy ilçemizde, Nevşehir, Isparta, Mersin, Sivas ve bazı illerdeki törenlere çelenk krizi damgasını vurdu. Özellikle Atatürk anıtına çelenk koymayı isteyen CHP örgütleri ile yetkililer arasında gerginlik yaşandı. Bu nedenle CHP örgütleri bazı illerde yapılan kutlamalara katılmadılar…
Alışkanlıklardan kolay vazgeçilmiyor. Her ne kadar tüm bayramlarda yapılacak törenler yeni yönetmelikle tekrar düzenlenmiş ve kutlamalar kaldırılmış olsa da, bu yeni düzenlemenin oturması zaman alacak gibi…
Son yıllarda formaliteye dönüşen / dönüştürülen bayramlarımızın gelecekte akıbeti ne olur bilmem, ama laf olsun diye tören yapılacaksa hiç yapılmasın daha iyi…
Yalana gerek yok. Bir çok öğrenci için bayram, tatil anlamına gelir. 19 Mayıslar, 29 Ekimler hafta içine mi yoksa hafta sonuna mı denk geliyor diye hesaplar yapan nesiller yetiştirdik.
Biz de, kimi zaman zorla okul bandosuna veya jimnastik ekibine katılmamak için türlü türlü bahanelerin üretildiği, uzun süren bayram hazırlıkları nedeniyle velilerin “çocuklar ders çalışamıyor” şikayetleri arasında ilk ve orta öğretimimizi tamamladık.
Sürekli değişen eğitim müfredatı, 5’li-10’lu not sistemleri ve kredili sistem gibi akıl almaz düzenlemeler üzerimizde denendi.
Eğitimdeki müfredat arayışları halen sürmekte. Oturmuş bir eğitim sistemimiz yok.
Eğitim sistemimizin yıldan yıla değişen müfredatı ve sınav sistemleri ile yalama olmuş bir cıvatadan farkı kalmadı…
Bugün bayramlarda konulacak çelenklerin kavgasını vermek yerine, yıllardır formalite haline dönüştürülen o belirli günlerin neden bayram olarak ilan edildiği ve düne kadar o günlerin törenlerle kutlandığı gençlere anlatılsa daha iyi olur.
Mesela…
Türk Tarihinde kutlanması gereken günler olduğunu ve bunlardan birinin de 19 Mayıs 1919 olduğunu; 19 Mayıs 1919’un Anadolu’da yeni Türk Devleti’nin fiilen temellerinin atıldığı gün olduğunu…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet rejimini ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim kutlamalarının yapıldığını…
Bir değil, bir çok nesil eğitim hayatını törenlerle katılarak, izleyerek tamamladı. Ve inanıyorum ki bir çoğu neyi, neden kutladığını bilmeden / öğrenemeden diplomalarını aldılar.
Yazık ki bugün sevgililer, anneler veya babalar günüyle, bayramlarımızı aynı kefeye koyan insanlar var.
Çok bir şey istemiyorum.
Bayramlarımızı ya olması gerektiği gibi, abartılmadan, o günün anlam ve önemini anlatarak, yaşatarak kutlayalım ya da hiç kutlamayalım.
Olayı zorunluluğa, formaliteye çevirmenin bir anlamı yok.
Bu millet çok acılar yaşadı, bu günlere kolay gelmedi.
Geçmişimizi unutmayalım, unutturmayalım.
Şayet bu bayramlar bizlere geçmişimizi hatırlatıyorsa, bu özel günlerde geçmişle gelecek arasına bir köprü kuralım.
Velhasıl, şunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım; “Geçmişini bilmeyenin geleceği de olmaz.”