( Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER / Antalya- Kaliteli Yaşam Uzmanı)
 “Daha önceden bazı şiir ve edebiyat etkinliklerinde görüp tanıştığım Sayın Şevki Dinçal ile samimiyetimizi 13-15 Kasım tarihleri arasında Kuşadası Edipler Dünyası Şairler ve Yazarlar etkinliğinde daha da arttırdık. 17 şiir, 1 güncel anı ve bir roman olmak üzere 19 kitabından birisi olan “Umudun Işığı İçimizdeki Yarın” adlı kitabını bu etkinlikte imzalayarak bana hediye etti. Kitabı eve dönüşümden birkaç gün sonra okudum. Oldukça etkilendim ve hakkında bir makale yazmaya karar verdim. 
Şevki Dinçal’ın ismini ilk defa duyanlar ve yeterince tanımayanlar için, ilk kez Bedirhan Gökçe tarafından seslendirilen ve çıkan CD sine ad olan, “Başım gözüm üstüne” şiirinin şairi desem yeter mi bilmem. Hani televizyon şiir programcısı Sayın Abbas Şenel’in  her programlarında ve Bedirhan Gökçe’nin severek okuduğu ve herkese sevdirdikleri şiir. 
Sayın Dinçal, Sivas ilimizin bir köyünde 1952 yılında doğar. Bir ablası bir de küçük erkek kardeşi vardır. Babası o iki buçuk yaşındayken elim bir kaza sonucu hayatını kaybeder. Dedesi amcaları, halaları, üvey ninesi çoluk çocuk hepsi birlikte zorluklar içinde bir hayat yaşamaya başlarlar. Dinçal, henüz ilk okula bile gitmeden anne dedesi sebebi hala anlaşılamayan bir şekilde genç anneyi zorla bu aileden, aynı zamanda çocuklarından kopararak zorla kaldığı evden alır götürür. 
Bir müddet sonra da başka bir adamla evlendirir. Sayın Dinçal, bu süre içinde öksüz ve yetim olarak çok zor şartlarda yaşar ve elinden geldiğince dedesine ve aileye yardım eder. İçerisinde muhteşem bir okuma isteği vardır. Köyün ilkokulunu çok zor şartlarda ve yüksek başarı ile bitirir.
Öksüzlük ve yetimliğin bütün dezavantajları bu süreçte Dinçal’ın üzerine hücum eder. İlkokul bittikten sonra, onun içindeki okuma isteğinin farkına varan  Mersin’de bir yakın akrabasının yanında ortaokul birinci sınıfı okur. Ancak bu akrabasının da beş çocuğu vardır ve memur olan bu akrabayı şartlar zorlar.  Dinçal bu nedenle tekrar Köyüne dönmek zorunda kalır.
Köyde de bir süre sonra  üvey baba annesi evden kovunca, okumak isteğiyle yanıp tutuşan, Dinçal’ın Ankara da dedesi, amcası, dayısı vardır.  Bir umutla köyden o zamanlar yük ve insan taşıyan bir kamyonun kasasındaki yüklerin üzerine saklanarak Ankara yoluna koyulur.
Bu yolculuk onu sonu belirsiz, tehlikeli, ürkütücü ve aynı zamanda yoksulluklarla bezenmiş bir hayata götürecektir. Bir süre yükler arasında yolculuk yapar. Mola yerinde fark edilir. Sivas’tan yeterince uzaklaşınca ortaya çıktığında geri gönderilmesi imkânsız hale gelmiştir. Kamyon şoförü tanıdık birisidir. Dinçal’ın derdini dinler ve elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır. 
Ankara’da bin bir güçlük ile, Annesinin babası olan dedesini ve dayısını bulur. Kısa bir süre yanlarında kalır. Onu yük olarak gören Dedesi tarafından bir süre sonra evden kovulur. Böylece Dinçal’ın  sokak hayatı başlamış olur.  
Ankara Güven parkta, banklarda, ambalaj kartonlarının arasında yatmaya başlar. Küçük bir çocuk için sokakta gecelemek, sarhoşlardan, kötü niyetli insanlardan korunmak çok zordur. Parası yoktur, açlık ve sefillik içerisinde bir sokak çocuğu olmuştur. (Devamı var)
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER / Antalya -Kaliteli Yaşam Uzmanı