İcraata dönüşmüş eşsiz projelere ve efsane güzelliklerine bakıp Eskişehir’e Avrupai bir kent derseniz yanılır ve kesinlikle Eskişehirlilere hakaret etmiş sayılırsınız. Avrupa’da kim oluyormuş. Dünyanın en mamur şehirlerinin bile kent estetik kurulları bu şehri yakın markaja alıp kendilerine model edinirken, saygının, görgünün, aidiyet duygusunun en şahikasıyla sarmal kültürlü ve kibar insanların yaşadığı bu gurur abidesi şehri hâlâ görmeyen varsa kendisine yazık etmiş sayarım.

Kıraç toprakları ve sanatçı gönüllerine sevgi ve emek harcanıp, nimetlerle süslü berekete dönüştürülen Eskişehir’in misafirperver, güler yüzlü ve cömert gönüllerini duyuyor, edebiyat adına sunmuş oldukları güzelliklerini okuyorduk. Türkiye’nin her yerinden yazan, çizen, üreten şair, yazar ve ozanlarla beraber gönül köprüsü kurup, davetleri üzerine tevazu, erdem, dostluk ve ikramda yarış eden, güzel insanlar mekanı Eskişehir Şairler Derneğine konuk olduk. 

Uslubu, inceliği ve misafirperverliğiyle bizleri mest eden ve zarif kalemini Eskişehir adına çok nitelikli kullanan Şaire Şerife GÜNDOĞDU hanım, katıldığı tüm etkinlikler ve konuştuğu her platformda, üretken, yenilikçi ve beyefendi kimliğine vurgu yaparak, Güzel İnsan Kenan DEMİREL’in çalışmalarını anlatırdı.

Kültürel ve sanatsal zenginliği, coğrafik güzelliği ve görgülü insanlarıyla ülkemizin en imrenilir şehri konumundaki Eskişehir’e Şairler Derneğinin organize ettiği Şiirlerle Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre’yi anma etkinliklerine davetle onurlanan ekibin içinde bende vardım.

Türkiye’ye aşık, toprağına sevdalı, milli değerleriyle gururlanan asil ruhlu Eskişehirlilerin programa ilgisi büyüktü. Vali Yardımcısı Arslan AVŞAR, şehrin insan değerlerinden Eğitimci Muharrem KUBAT, Şairler Derneğinin Onursal Başkanı İbrahim SAĞIR, Hacı Bektaş-ı Veli Vakfı Başkanı İsmail KILIÇ, Yardımcısı Dr. Ergül SİVRİ, Osman Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr Halil BUTTANRI ve kıymetli eşi Prof Dr. Müzeyyen BUTTANRI hanımefendi; asaletli bir incelikle tüm etkinliklerde refakatimizdeydiler. Muhteşem bir programa ve gönül güzelliğine imza attık.

Eskişehir Şairler Derneği Başkanı, Yönetim Kurulları ve Üyeleriyle sevgi-saygı sarmalında, hizmet hiyerarşisini çok mükemmel uygulayan oturmuş bir kültür kurumu niteliğinde. Bırakın başka illerin şair derneklerini, Resmi kurumların kültür teşkilatlarını bile kıskandıracak formatta akılalmaz güzellikler üretiyorlar. Söz sanatlarındaki ustalıkları, birbirinden estetik güçlü kalemleri ve iletişim metotlarındaki incelikleriyle tüm siyasi ve sosyal oluşumların vitrinlerini süslemek için imrenerek peşlerinde koştuğu hayranlık uyandıran değerlerden oluşuyor. Ama hepside samimiyet ve sadakatle kültür aşığı insanlardan oluştuğu için kutsal kurumlarına siyasetin S’sini bile sokmuyor, vasıfsız teşkilatlara bakmıyor, hepside sadece gönüllere hükmetmeyi hedefliyorlar.

Eskişehirliler şanslı ki; Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN gibi, şehrine aşık, hemşehrilerine muhabbet ve samimiyet hisleriyle bağlı, özüyle, sözüyle herkese güven veren has karakterli bir Başkan seçmişler. Çalışkan, üretken ve vizyon sahibi bu güzel insan hemşerilerine ne vaat ettiyse neredeyse iki katını yapmış. Ayrıca şehrinde işsiz, eğitimsiz, konutsuz ve çaresiz insan bırakmama azmiyle gecesini gündüzüne katarak sürekli ilginç projeler üzerinde çalışıyor. Enerjisinin kendisine dua olarak dönüşmesi niyetiyle emeğini, yüreğini halkından esirgemiyor. Eskişehirlilere şehrini sevdirerek, Türkiye’nin en özel insanları oldukları bilincini yerleştirmiş. Ve haklı olarak da tüm güzel gönüllerin birleşme noktası olmuş. Allah ömür verirse 81 yaşına ulaşmış ülkemizin en kültürlü, en eğitimli, bu dürüst ve onurlu başkanı daha çok örnek ve efsanevi hizmetler üreteceğe benziyor.

Kendiyle, kentiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş ve sermaye çevreleriyle, siyasetle, bürokrasiyle ve hizmet üretebilecek tüm argümanlarla barışık; taraftar, muhalif her bireyle Eskişehir sevdasında birleşip ortak hareket etme yetisi ve iletişimine sahip bu dehayı Dünyadaki tüm kurumlar ve belediyeler örnek alıyor.

 Güzel insanlar, Bendeniz, zengin, fakir bir çok ülke, şehir ve mekan gezmiş bir seyyah olarak, kent hizmetleri konusunda iyi bir izleyici ve isabetli bir gözlemciyim. Daha önce Ankara’nın içini bir baştan, bir başa ortalayarak geçen Hatip Çayı merkezli ”Ankara İçin Çılgın Projem” diye bir makale yazmıştım. Biliyorsunuz ki, Hatip Çayı’nın geçtiği yerler genellikle koyun ağılları, çöp toplama kulübeleri, gecekondular, mezbelelik alanlar ve her türlü döküntülerin atıldığı moloz yığınlarıyla dolu. Bu rezil alanlar, Devlet otoritesi dahilinde, kamu adına mal sahipleriyle anlaşılarak, bedelinden istimlak edilip, çayın geçtiği kanal genişletilerek, derinleştirilip statik havuzlarda veya Kızılırmak’tan transfer edilecek taşıma su ile debisi beslendiğinde, içinde gemilerle yolcuların taşındığı tam merkezi bir ulaşım güzergahına dönüştürülebilir demiştim. Ayrıca etrafında oluşacak cazibe merkezlerine konutlar, parklar, kongre merkezleri, spor kompleksleri, film platoları, turist konaklama yerleri, kafeteryalar, ofisler, eğlence mekanları her türlü sosyal donatı ve rekreasyon alanlarının yapılacağı, getirisi çok yüksek rant merkezleri kurulabilir diye vurgulamıştım. Bu arada, harcanan masrafın 2 yıl içerisinde amorti edilebileceği iddiasında bulunarak, önerdiğim bu projeyi şehir plancılarının, çevrecilerin, vizyon sahibi belediye başkanlarının ve teknokrat ekiplerin daha da zenginleştirebileceğine değinmiştim. Bakıyorum ortaya attığım bu proje maalesef kimsenin dikkatini çekmedi. Eminim ki, Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN gibi vizyon sahibi bir başkan olsaydı bu yazıya çok daha akil yaklaşırdı kanaatindeyim. Objektif kriterler dahilinde teknokratlarına hesap ettirerek, fizibilite ve etüd çalışması yaptırdıktan sonra en azından bu bir ütopya diyebilirdi. Düşünsenize; trafik derdiyle boğuşan Ankaralıların, bir baştan bir başa yeşillikler ve güzellikler içerisinde, etrafında balık tutan emeklilerin mutlu tebessümleri arasında, rehabilite edilmiş eski mezbeleliklerin ülkenin en pahalı mahallerine dönüşmüş haliyle, Ljublijana’daki Lublianika, Floransa’daki Arno, St. Petesburg’daki Neva, Roma’daki Tiber ve Aniane nehirleri, Mostar’dan geçen Neretva, Graz’dan geçen Mora, Berlin’den geçen Spree ve Havel nehirleri, Londra’dan geçen Thames, Üsküp’ten geçen Vardar, Paris’ten geçen Sen, Riga’dan geçen Daugava, Vilnius’tan geçen Neris, Varşova’dan geçen Vistül, Basel’den geçen Ren, Dresden’den geçen Elbe, Lizbon’dan geçen Tejo, Lyon’dan geçen Saone ve Rhone, Sevilla’dan geçen Guadalquivir, Bruges’den geçen Reie, Rotterdam’dan geçen Rotte, Porto’dan geçen Rio Douro, Bern’den geçen Ren’in bir kolu olan Aare nehirlerinde olduğu gibi gemilerle yolculuk yaptıklarını….Ankara’dan da Hatip çayı geçiyor ve debisi düşük diyerek biz bakıyoruz. Oysaki 70 km’den daha yakın bir yerden devasa Kızılırmak geçiyor. Neyse… Bu söylediklerim hep lafta kalacak gibi. Biz efsane başkanın şehri Eskişehir’i anlatmaya devam edelim.

Eskişehir’in şehir donatısına bakıyorsunuz, kültür parkları, eğitim kurumları, müzeler, kurumsal kimlikleriyle şehre itibar kazandıran devasa ticaret merkezleri, dekoratif kent estetiği, gösterişli heykeller, figüratif karekterler, sanat atölyeleri, spor kompleksleri, rekreasyon alanları, etnoğrafik dokularla süslü tarihi merkezler, temiz ve bakımlı caddeler, neler, neler… Her yer çiçeklerle ve yeşille süslü. Eskişehir adeta şirin park ve bahçeler cenneti.

Eskişehir Şairler Derneği Başkanı Kenan DEMİREL, nitelikli amaç ve heyecanıyla kültür ve edebiyatı özümseyerek enerjik bir istekle kaliteli projeler ve güzellikler üretiyor.

Türk Edebiyatının birbirinden seçkin ve zarif kadın şairleri Şerife GÜNDOĞDU, Necibe ÇETİNKAYA, Ayfer YAZICI, Mürüvvet KAYMAZ, Fatmagül ÖZCAN, Yasemin ÖZYURT, Fatma CERİT, Münevver SEZER ve Nurcan UYGUR bu derneğin üyeleri arasında.

Ayrıca, güçlü kalemleri, saygın beyefendilikleri ve söz sanatlarıyla süslü çok konulu şiirleriyle tamamı usta şairler Ersin GÜNDOĞDU, Ergün VEREN, Fikret GÖRGÜN, Ahmet YEŞİL, Av. Ertuğrul TUNÇ, Ahmet URFALI, Ahmet YAŞAR, Aydın ÇETİNKAYA, Bahattin ÖZAÇMAK, Erkan ER, Fikret FIÇICI, Hakkı ŞENER, Halil GÜRKAN, Halil SEVİNDİ, Hilmi CAN, M. Kuddusi ÇETİNKUŞ, Mehmet AYDEMİR, Mehmet KARABACAK, Mehmet Ali KALKAN, Mustafa SUNA, Nedim UÇAR, Sabri DİL, Salim AYDIN, Selahattin ÇOBAN, Hasan BAKIRCI, Fikret AKIN, İbrahim GÜÇLÜ, İsmail ÇELİK, İsmail GÜL, Kadir KAYA, Lütfi KILIÇ, Mehmet YAVUZ, Muharrem KUBAT, Zakir ALGÜL, Ulvi YÜRÜK, Ali VAFİ, Behçet BÜK ve Burhanettin ÇİL gibi saygın değerler, üstlendikleri görevlerini liyakatiyle yaparken, kısıtlı imkanlarla çok elit projelere imza atıyorlar. Bu dernekte özellikle şiir adına şaheserler izindeki sanatsal bir  anlayışla isabetli neşterler vurulurken, hepside imrenilir güzellikler üretiyorlar.

Başkan Kenan DEMİREL ve arkadaşları kendisi gibi çok ince, nezaketli, çalışkan ve üretkenler. Misafirliğimiz boyunca hep yanımızda, hep gönlümüzde oldular. Konukseverlik adına gösterdikleri fedakarlıklarla bizleri çok kral ağırladılar.

Ergün VEREN ve Halil GÜRKAN’ı nasıl anlatırım bilemiyorum. Her ikiside şairlikleri yanında şehrine saygınlık kazandıran harika insanlar. Donanımlı rehberlikleri, teveccühleri, ilgi ve refakatlerine hepimiz hayran kaldık.

Eskişehir’e davet edilen şair ve sanatçılar arasında kimler yoktu ki; Eşsiz beyefendiliği, felsefe yüklü estetik kalemi ve pırlanta yüreğiyle “Abilerin Gülü” diye bilinen usta şair Gaffer GÜLLÜ; ince ruhu, vefası ve derya gönlüyle her anımızı ölümsüzleştiren kral insan Cihan TURAN; “Sanatçıların Kraliçesi diye bilinen bestekar-güftekar Nezihe İNAN; “Ozanların Kralı” diye bilinen Güleryüz abidesi Cevat BİLGİLİOĞLU; yazılarına, şiirlerine, tok sesine ve bilge hitabetine hayran olduğum değer İlhami BULUT; “Gönül İnsanı” Ali ATAR; usta espirileri, tatlı dili, nitelikli kalemi ve dost gönlüyle yüreklerin fatihi İsmail SEZGİN ve aynı özelliklere sahip saygıdeğer eşi; güzel sesi, profesyonel sunumu ve eşsiz yorumuyla usta radyocu Muammer Ahmet SAĞLAM; kendisini ve ailesini bir abi, bir kardeş kadar yakın hissettiğim delikanlı ve bilge şair Süleyman ALTUNBAŞ, kıymetli eşi Sonay hanım ve güzel kızı Ayşin hanım; “Sunucuların ve Şiir Yorumlarının Kraliçesi” diye bilinen Aynur MASALCI ve beyefendilik abidesi kıymetli eşi; usta kalem güzel insan Şahin MUTLU; mikrofonik sesiyle şiiri yüreğinden gönüllere servis eden Melahat ÖZÇOBAN; saygısı ve kibarlığı ile hepimizi mest eden İsak Pekgöz; şiire, şaire, ayağa, uyağa çok teknik yaklaşan dostluğundan keyif aldığımız Şahamettin KUZUCULAR, kıymetli eşi ve güzel kızları; düzgün Türkçesi, görgüsü ve hanımefendiliği ile takdir ettiğim Seyide DAVRAN ve harika insanlar Mustafa BERÇİN ile değerli eşi vardı.  

Edebiyat dünyasında kalitelerini ispat etmiş ünlü şairler, ozanlar, bestekarlar ve sanatçılar, tüm sanatsal zenginlikleriyle ordaydılar.  

Bu şehrin en büyük değerlerinden birisi olan kültürü, bilgisi, asaleti, beyefendiliği ve eşsiz hitabetiyle derya gönüllü bir cevher Muharrem KUBAT, ziyaretimiz boyunca hayranlık uyandıran ilgisi ve ikramlarıyla tüm güzel gönüllerin birleşme noktası oldu. Şehrin özelliklerini, kültür adına yapılan fedakarlıkları ve samimi emektarlarını anlattı.

Son gecenin süprizi ise Şerife GÜNDOĞDU Hocamın evindeydi. Güleryüzü, şiirleri, yoruma yönelik farklı formatı ve eşsiz nezaketiyle herkesin çok sevdiği bu güzel hanımefendi, misafirperverlik ve incelikte yarış ettiği kıymetli eşi Ersin GÜNDOĞDU hocamla evliliklerinin 47’üncü yılı kutlamalarına bizleri de davet ettiler. Yaklaşık 30 çeşit yemek ve tatlı türlerinin üzerine çok şık pastalar kesildi. Her ikisi de yeşil tonların hakim olduğu, birbirini tamamlayan iç açıcı ve sade renklerden teşkil uyumlu bir kreasyonla 20 yaşında bir damat ve gelini andırırcasına çok şıktılar. Sadece yüz güzellikleri değil, ikisininde pırlanta yürekleri gözüküyordu. Dans ettiler, hepimizi mutluluklarına ortak ettiler. Her ikisinede milyonlarca kez maaşallah diyor, gönül dolusu mutluluklar diliyoruz.

            Derneğin onursal başkanı saygıdeğer İbrahim SAĞIR’ın emeklerini ve çeyrek asır bu derneği ayakta tutup nasıl yaşattığını herkes biliyordu. Hepimiz bu has karakterli yüce insana takdir ve teşekkürlerimizi sunduk. Gönlü güzel, ruhu ince, iltifatı ve güleryüzüyle gönüllere hükmeden saygı abidesi bu güzel insan Eskişehir’e çok şeyler kazandırmış. İbrahim SAĞIR ismi Türk Edebiyatında da haklı bir marka. Örnek alınan unutulmaz hizmetleriyle duayen bir kültür emektarı olarak geçiyor. Eskişehir Şahirler Derneği üyeleri Muharrem KUBAT ve İbrahim SAĞIR’ın emeklerini anlatırken onları adeta yüreğimize zimmetlediler.

Halk ozanları Cevat BİLGİNLİOĞLU, Zakir AKGÜL ve Salim AYDIN’ı tanımak ve dinlemekte çok güzeldi. Bilinçli bir dinleyici ve sentez yapabilecek bir müziksever olarak söylüyorum, Türk Halk Müziğinin en gür, en nitelilikli ve en sanatsal donatısına sahip eşsiz sesleriyle Türkiyenin en yetişmiş bestekar sanatçıları olan bu güzel insanları görünce, medyatik tiplerin nasıl ünlü sanatçı olduklarını tekrar sorgulayacaksınız.

Eskişehir Şairlerinin kalemleri de çok akılcı, estetik, felsefe yüklü, anlam bütünlüğü taşıyan, söz sanatlarının ustaca kullanıldığı duygu ve ilhamla yazılmış konuları içeriyor. Memleket sevdası hepsinin yüreğinde en geniş yeri kaplarken Eskişehirlilik bilincine özen gösterip bu vasıflarıyla her yerde övünüyorlar. Şehre emek harcayanları yücelterek anlatıyorlar. Gerçektende kentin dekoru, ulaşım, istihdam, konut, çevre, eğitim ve yerleşim merkezleri konusundaki projeler çok cesur ve başarılı. Şehir halkının tamamı iyi niyetli, çalışkan ve üretken insanların neler yapabileceğini bildiklerinden, şairler derneğinin başkanı ve üyelerini çok seviyorlar.

Ülkemizin tüm il, ilçe ve beldelerinde kültür-sanat, şiir ve edebiyat programları düzenleyen dernek ve kurumların hepside hiçbir kıskançlık ve kapris yapmadan Eskişehir Şairler Derneğini idol kabul edip, güzel projelerini örnek almalı diyorum. Eskişehir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi Kenan DEMİREL ve ekibine teşekkür edip, onları Eskişehirliler adına ödüllendirmeli. Çünkü onlar kültüre, sanata, edebiyata analitik yaklaşıp, alanında en usta duayenleri getirip, bu kulvarda en mantıklı eğitim, tanıtım ve yönlendirmeleri gerçekleştirdiler. Başkan Kenan DEMİREL “En usta kalemler ve en renkli şahsiyetler benim şehrimden çıkmalı, bir başkan olarak yapılması gereken tüm fedakarlıklara hazırım, çünkü şiirsel güzelliklere tüm gönüllerin ihtiyacı var.” diyor.

Adımımızı attığımız her mekanda Eskişehirli şairler kendi şiirlerini okudu. Gaffar GÜLLÜ, İlhami BULUT, Süleyman ALTUNBAŞ, İsmail SEZGİN, Cihan TURAN ve Ali ATAR gibi usta şairler ise onların dizelerini tartıştı ve tahlil etti. Hiçbir kusur bulamadıkları gibi şehrin eğitim profilinden yansıyan zengin dizeleriyle dahada üstün yönlere sahip olduklarını vurguladılar.

Eskişehirliler, kentlerine Dünyanın en kutsal coğrafyası, en vatansever ve en misafirperver insanları, en elit zeka, en helal kazanç, en zengin tarih, en estetik doğa, en dürüst ve medeni insanlar, en zeki çocuklar diyerek enlerle süslü zenginliklerini anlattılar.

Kalemini liyakatıyla kullanan şairleri, yazarları, ozanları kutsal gönüllerinden bu halka sunulacak her servisin, tadı kesinlikle çok lezzetli olmalı derken, kendilerini örnek alan öğrencileri çok donanımlı yetiştirip yönlendirmeye uğraşıyorlar.

Tarifi imkansız dostluklara imza attık. Sadece şairler, yazarlar ve ozanlar değil tabiiki. İsimlerini yazmakta zorlandığım tüm görevliler ve emektarlar, memleket sevdaları ve Eskişehir aşkıyla bizlere sıcaklık yansıtırken cömert ikramlarda bulundular. ikram ve hizmetlerinde onları yüreklerindeki sevda yönlendiriyordu.

Doğup, büyüdükleri, hatıralarıyla süslü bu toprakları hepside çok seviyor, derneklerini bebek büyütür gibi büyütmek istiyorlar. Duygusal, sanatsal zekaya sahip, İdealist ruhlu bu şehrin çocuklarını Türkiye’de lider, dünyada ise en üstün konuma getirmek için kalemleriyle güç veriyorlar.

Ersin GÜNDOĞDU, İsmail GÜL, Ulvi YÜRÜK, Kadir KAYA, Fikret FIÇICI ve Aydın ÇETİNKAYA yaptkları hizmetleri, yönlendirdikleri çocukları ve ürettikleri başarıları gösterirken göğsünden fırlayacak gururlarının aynısını bizlerede hissettiriyorlardı. Nezaketi, zarafeti, kibarlığı ve görgüsüyle, yüreği gözüken, engin ruhlu bu eşsiz insanların, konuştukları her söz, kulağımızdan öncen direkt gönlümüze akıyordu.

Şairler Derneğinin üyeleri yansıttkları sıcaklıkla dostluk hanemize büyük bir zenginlik olarak girdiler. Bu ekip sadece Eskişehir odaklı değil bütün Türkiye için üstlendikleri tanıtım ve takdim görevleriyle, şehirlerinin gelenek, görenek, yemek, oyun, etnoğrafik aletler, folklör, edebiyat, mimari ve her türlü yaşam ve kültür güzelliklerini zengin edebiyat içeren sanatsal bir dille çok iyi tanıtıyorlar. Yani tam amacına uygun hareket eden kaliteli bir dernek. Hayret ve hayranlıkla onları izledik.

Özellikle Aydın-Necibe ÇETİNKAYA çiftinin incelikleri, Ulvi YÜRÜK, İsmail GÜL, Lütfi KILIÇ, Kadir KAYA, Halil GÜRKAN, Selahattin ÇOBAN, Fikret AKIN, İbrahim GÜÇLÜ ve Ali VAFİ’nin fedakar refakatleri tartışılmazdı.

Hediyeleride çok şıktı. Misafirlerin hepsinede plaket hazırlanırken el işi çinilerin üzerine kompoze edilen resimleriyle birlikte takdim edilerek duygu fırtınası eşliğinde anı ölümsüzleştirdiler. Harika bir Eskişehir gezisi yaptık.

 İmkanlarımız ölçüsünde onların ürettiği tüm güzelliklerin takipçisi olacak, yaptıkları yenilikleri yayınlamaya çalışacağız. Biliyoruz ki onlar güzellik ürettikçe kazanan sadece Eskişehir Şairler Derneği değil, Türk kültürü ve edebiyatı olacaktır. Gönüllerin süsü, İç Anadolunun incisi, Türkiyemizin yüz akı, yiğit, cömert ve vefalı insanların yaşadığı bu güzel şehrin onurlu insanlarına vatandaşlık kimliğimize saygınlık kazandırıp, övünç ve gurur yaşattıkları için ahirete intikal edenlerine Allah’tan rahmet, yaşayanlarına sağlık, mutluluk ve uzun ömürler diliyorum. Uğultulu tepeleri, sanatla süslü sokakları, eşsiz yemekleri, duygulu kalemleri, tertemiz yürekleri, görgülü insanları ve karşılıksız dostluklarıyla sürekli sevgi ve güzellik üreten pırlanta kalpli yiğit ve cömert Eskişehirlilerin tüm dünyada tanınıp bilinmesini istiyorum.

Aslında bu yazı makale formatından daha uzun olmasına rağmen, gördüğümüz güzelliklerin, izlediğimiz başarıların ve üretilen hizmetlerin çok daha azını yazabildik. Tek cümleyle bu etkinliği anlatmak istersek; “Hepimizin yüreği Eskişehir’de kaldı”