Dünyanın en hayırlı evlatları, Allahın en samimi ve sadakatli kulları, en merhametli ve en vefalı insanları kim derlerse size, bundan sonra hepinizde Yukarı Emirler Köylüleri deyin olur mu. İyi insan kalmadı deyip, ümitsizliğe kapılan birine rastlarsanız Yukarı Emirler Köyüne yönlendirin, İnsanlık daha ölmedi, dünyada iyiler bitmedi deyin. Annesini, babasını sokağa atan, kimsesiz gariplere, engelli bireylere, ihtiyar ve güçsüzlere, doğaya, hayvanlara eziyet eden, gönül kıran, tahribat yapan, çaresizliklerden rant çıkaran, ona buna kazık atan ruh hastası insanlık düşmanlarını görürseniz, psikolojik rehabilitasyonlarla ıslahı için bu köye getirin. Gelin gözünüz bi adamlık görsün, insanlık öğrenin deyin tamam mı?

 Çünkü anasına, babasına, atasına, komşusuna, büyüğüne, küçüğüne Kur’an’da Yüce Allah’ın işaret ettiği tüm güzellikleri en samimi inanç ve sevgi dolu yürekleriyle uygulayan icraatların aleni, tek sahibi köylüler onlar.

 Güzel insanlar, biliyorsunuz ki ben, kültür-sanat etkinlikleri, sivil toplum platformları, hemşehri dernekleri, akademik camia, siyaset, basın vs. gibi bir çok kategorilerde program sunuculuğu da yapıyorum. Son günlerde sunum konuşmalarımda dilime en çok dolanan ve her mekanda gururla duygulanarak bahsettiğim konu ise, Yukarı Emirler Köyünün pırlanta yürekli güzel insanları…. Allahım ilk duyduğumda inanın ağladım.  Onları anlatırken göğsüm kabarıyor, Yozgatlı kimliğimle öğünüyorum.

 Neler mi yapıyor bu has karakterli insanlar. Hani bazı kişiler dürüst, temiz, güvenilir ve inançlı görünmek için surelerde ve hadislerde geçen emirleri arapça orijinalleri ve Türkçe mealleriyle birleştirerek vaaz eder gibi konuşurlar ya.

 Hani baba-ana, büyük-küçük, akraba-komşu, köylü-hemşehri-din kardeşi veya Ademoğlu diyerek sarmal bir sınıflandırmayla yardım ve ilgi kapsamlarına alırlar. Hatta anlatırken bazen ağlayıp, ağlatırlar. Ama hep bu kutsal yönlendirmeler kendilerinin de samimiyetsizliğinden teyet geçer. İlgisizlik, yalnızlık, çaresizlik ve tüm sosyal sorunlar yine kesintisiz devam eder. Öyle devam eder ki, bunları bize yarım yamalak din bilgileriyle öğütleyen sözde alimlerin, her kanalda vaaz eden sosyete hocaların anlattıkları hikayeler, karşılıklarını kat kat aldıkları halde bu sözler nedense hep boşa gider. Çünkü anlatanların çoğunun inancımızdaki samimiyet göstergesi 5 şarttan biri olan zekat’ı pek uyguladıkları söylenemez. Saydığım mağdur sınıfların hiç birine özverili bir yardımları görünmediği gibi, “Niçin yardım etmiyorsunuz” deyince de “Yapıyorum, yardımın gizli olması muteberdir” derler. Ama namaz başta olmak üzere diğer şart ve ibadetlerin hepsini en açık haliyle hava atar gibi yaparlar.

 Oysaki açıktan yapılmasını beklediğimiz en önemli ibadet kesinlikle Zekattır. İmkanı olan herkes, vermediği zaman birbirinden saklamaya utandığı mal ve gönüllerini paylaşması gerekmez mi. Zülfi yâre dokununca kimse bu ibadetten maalisef bahsetmiyor. Biz ancak maddiyatlarını mağdurlarla paylaşan insanların ibadetlerindeki samimiyete inanırız. Neyse şimdi söylediklerim bir çok kişiyi kızdırabilir, bizim imanımızı mı test ediyorsun falan gibi demogoji yaratacak diyaloglar doğabilir. Biz gerçekten güzel ve samimi inancını kanıtlamış, Yukarı Emirler Köylülerinden bahsedelim.

 Biliyorsunuz ki, köylerimizde ağırlıklı olarak, çocukları ve akrabaları şehirlere göç etmiş, sosyal güvenceden yoksun, yaşlılıkları ve bakımsızlıkları nedeniyle yalnızlığa itilmiş çaresiz ihtiyarlar var. Onlar hepimizin büyüğü, hatıralarımızın süsü, coğrafyamızın incisi, karakterlerimizi şekillendiren en özlenen değerlerimiz.  Bundan daha süslü sözler de söylenir onlara fakat hiç kimse ne yanına, ne yakınına gider. Gönlünü okşayacak bir telefonu bile çoğu zaman unuturlar.

 Ama Yukarı Emirler köylüleri bu sosyal yarayı nasıl tamir ediyorlar bakın; Ekonomik ve sosyal imkanları kısıtlı, gidecek bir yeri, bakacak kimsesi ve ihtiyaçlarını görebilecek takati kalmamış büyükleri için, onların her derdiyle ilgilenecek, 2 erkek ve 2 bayandan oluşan 4 kişiyi kendi imkanlarıyla maaşa bağlayarak istihdam etmişler. Ücretleri Köy Derneği vasıtasıyla dünyanın her yerine göçmüş tüm Yukarı Emirler Köylülerinden toplanarak ödenmek üzere görevlendirilen bu 4 kişinin görevleri şöyle;

 Köydeki yaşlılara günlük yemek pişirecek ve evlerine servis yapacaklar. Odunları kırılacak, kömürleri çekilecek ve sobalarının en kolay yakılacağı formatta düzen alınacak. Evleri haftada bir kez temizlenecek, çamaşırları yıkanacak, boya ve badana gereken yerler ile tamir edilmesi gereken alanlar onarılacak. Sağlık kontrolleri yapılacak ve en ufacık rahatsızlıklarında köylüleri ve yakınları haberdar edilerek hastaneye götürülecek veya doktor çağrılacak. Gönüllerini hoş edecek selam, saygı ve muhabbetle beslenerek, büyüklük onuruna yakışır itibar verilecek. Daha neler neler…

 Bu ne güzel bir evlatlık, bu ne biçim hayırlı bir gayret Yarabbi.  Bu ne erdem bu ne fazilet. Şu yüreklerdeki güzelliğe bakarmısınız. Bu insanlar yüreğinden öpülmez mi?

 Sizce bunlar nasıl yapılacak. Hepinizin aklına fedakarlıktan önce bu işin finansal boyutu geldi değil mi?. Hiç de sandığınız gibi değil. Herkes ayni ve nakdi yardımlarını gönülden, koşarak ulaştırıyor ve sevgi katarak paylaşıyorlar. Onların verdiği yardımlarla sadece Yukarı ve Aşağı Emirler Köyleri değil, tüm Sorgun donatılacak şekilde sosyal bir şemsiye kurulabilir. Yüzlerce yaşlıya bakılır, beslenir ve günlük ihtiyaçları görülebilir.

 Bu hayırlı girişime asgari ücretle çalışan da, cirosu yüksek işletme sahipleri de, yurt içinde, yurt dışında çalışalar, akrabası olan ya da olmayan hepsi katkı sağlıyor. Hepimizi duygulandıran söz konusu nezih ve kutsal amacın gerçekleştirilebilmesi için gereken tek şey sadece Allaha yürekten sadakat ve samimiyetle bağlanarak, dürüst ve hayırlı bir evlat olmaktan ibaret. Bu fikri ortaya atan Yukarı Emirler Köyü Derneği Başkanı Sayın Cafer ACER ve Fransa’daki gönlü güzel insan Sayın Tuncay KIZIL. Tertemiz yürekleriyle koşuşturan dünyanın en güzel bu iki insanı, Aşağı Emirler Köyü’nede aynı bakım ve ikramları yapıyorlar. Cafer ACER ve Tuncay KIZIL’ın eşsiz güzellikteki kutsal emeklerini ilk kez cömert gönlü ve dürüstlüğü ile tanınan Yozgat Demokrat Dernekler Federasyonu Başkanı Sayın İbrahim ÇETİN’den duydum.

 Türkiye’de ses getiren bu kutsal projeleriyle, “En Güzel İnsanlar Yozgat’tan Çıkar” dedirttikleri, hayırlı ve yiğit evlatların harman olduğu topraklarımıza daha da saygınlık kazandırdıkları için, Federasyon Başkanımız Sayın İbrahim ÇİFTÇİ ile proje mimarları Cafer ACER ve Tuncay KIZIL’a sonsuz şükran ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sunum ve Basın mensubu olarak, Onların faziletlerini her yerde anlatmayı kendime görev ediniyor, tüm İnsanlık adına umut veren bu güzel niyeti, sesimin ulaştığı her yere övünerek ileteceğime söz veriyorum.

 Dünyada böyle güzel insanlar da mı varmış dedirten ahde vefa örneğini, tüm ulusal yayın araçları hergün programlarında işlesin. Ata hakkını, samimiyetsiz telkinlerle bizlere anlatmaya çalışan samimiyetsiz vaizlerin vaazları ile değil de, erdemli, ahlaklı, dürüst ve gerçekten samimice inanan hayırlı evlatların uygulamalarından görmek gerekiyormuş bunu anladım.

 Saygılarımla.