KORONA Virüs salgını tüm dünyayı etkisi altına alınca yaşananlar karşısında, sadece devlet yönetimleri değil, bireysel olarak da ders çıkartmak durumundayız. Gelişen teknolooji ile birlikte dünya küçüldü. Buna bağlı olarak üretim, ekonomi, ticaret alanları tekelleşme konusunda önemli bir ivme yakaladı... 
Global dünya düzeninde üretimi tekelinde tutunlar, tekelcilere hizmet eden bir azınlık ve bunların piyasaya sunduğunu tüketen, bireysel düşünceyle hareket eden, sorgulamadan sunulanı tüketen büyük bir çoğunluk bulunuyor. Pandemi sürecinde küçülen dünya birden büyüdü. Her ülke kendi içine döndü. Telekcilerin tesislerinde üretim yapan azınlık, salgın nedeniyle üretimini düşürünce, tüketen bireysel çoğunluk ne yapacağını şaşırdı. Bulabildiğini stoklama yolunu tercih etti...
Tekelcilik zihniyeti çöktü. Daha fazla öteye gidemeyeceği görüldü. Dün üretimden vazgeçip, tekelcilerin sunduklarıyla yetinen ülkeler, kendi öz kaynaklarına dönebilmenin planlamasını yaptı/yapıyor. Bugün tekelleşme tam olarak gerçekleşmediği için hepimiz kendimizi şanslı sayabiliriz. Zira, tekelci zihniyet, tam dönüşüm sağlayamadığı için temel gıda ihtiyaçlarının sadece belirli bölümünü karşılayabiliyor... 
Bu yüzden yerel düzeyde sınırlı da olsa üretim yapılıyor. Bu üretimin artırılması ve çeşitlendirilmesi devlet politikalarının yanında bizlerin de sorumluluğunda bulunuyor. Yozgat ve Yozgat gibi illerde yaşayanların yüzde 70'ine yakının oturduğu binada küçük de olsa bahçe bulunuyor. Bu bahçeler, ortak kullanım alanları değerlendirilerek, tarımsal üretimde kullanılabilir. Binada ikamet edenlerin ihtiyaçları karşılanabilir. Küçük bir örneği çeşitlendirmek mümkün. İmece devreye sokulabilir...