Aklımda ki gözlerin
geceyi aralıyor
Ve ben bu namussuz
gecenin koynunda
Sensiz bir piç gibi
çırılçıplağım…
 
Gece uzun, adını ve
asıl kimliğini unutmaya
Yüz tutan yüreğimin
fahişe sevdası…
Hangi dölünü taşırsın hayatın?
Ve hangi kanı
beş kuruş etmedik
Kahpenin diş izleri var
boynunda?
 
Neredesin? Bilemiyorum
Ve hangi şehri doğurmaktasın?
Kime sarılıp uyanmaktasın?
Yalan yüreğin aşifte haylazı…
 
Şimdi doğrumu oldun?
Yoksa eğrilerini ve
bütün çıkıntılarını
Ben mi göremedim?
Beraberinde taşıdığın
Bütün kamburlarını?
Gözlerim kör müydü bunca yıl?
Defol git!
Doğurduğun şehirden de
Ve doğuracaklarından da…
 
Hangi gayri meşru çocuğun
acısını çekersin?
Bilemem.
Betimlemelerin neye dair?
Bilemem
Ve kirlenen ellerin mi?
Yalan yüreğinin sözlerimi?
Bilemem…
Çektiğin sancı ne kadar doğal?
Bilemem
Ve bilemem
Masum çocukların
Hüzünlü yüzünü
Maske yapan yüzünü…
 
Şizofren bir aşık olduğun
kesindi
Ve somut olmadığında.
Adı P….. ile başlayan
Fahişe sanrın
Manik depresif ve mongoldu
Yüzün ve yüreğin sonunda
Ona benzedi…
 Sen doğurmadan
öncede vardı İstanbul
Ve o İstanbul’un içerisinde
Adı P….. ile başlayan sanrın
Az namert değildi…
Yüreğini kilim yapan bir yüreği
Başka bir şehrin ve
Hatta Aziz İstanbul’un
göbeğinde
Yüzlerce kez iğfal etti, ettirdi de.
Sanrıların umumiyetle
artar tek dileğim,

Rezil ol, beter ol, ey!
Çakalın salyalı dişlerinde
Can çekişen şizofren…
Varlığımı hangi gün anladın ki
Yokluğumda anlayasın
ve hangi deri?..
Güldürme şimdi ham şey seni… (GÜL)
Yedi yaşında ki
Hayaller yok şimdi
Ve gerçek olan şeyler
kaybettiğin sevginde gizli,
Tırnak izlerini çıkart
oradan şimdi.
Yalnızlığın ceninini
ben peydah etmedim
Ulu orta o yıkılası
bir o kadar Aziz İstanbul’a…
 
Örselenen senin yüreğindi,
Ben varımlar
gerçeğin ta kendisiydi,
Göremediğin, hiç tutamadığın,
Tutmak istemediğin
Kırılası ellerimdi…
Bir şehrin sabahına
yalnızlık büyütüyorsan
Zifiri zindan kuytularda,
Yüreğine sor, İstanbul’a değil…
 
Özlemek tuhaf şey,
Bir zamanlar
Bakmaktan ürktüğün toprak,
Şimdi yağmurla harmanlanmış,
Kara lahanaların
Keskin kokusuyla sılan oluyor,
Geberdiğin İstanbul’da…
Hangi gün gördün ki
Günahkar seni?
Ve şimdi çıkmış
Hangi ölülere mezar olur?
Bu şehir diyorsun,
Defol git!
Doğurmak senin harcın değil
Sürgün fahişe seni…