Geçtiğimiz gün Yozgat Şairler Yazarlar Derneğinin organize ettiği şiir ve edebiyat şöleninin davetlileri arasındaydım. Anadolu’nun her yerinden şairler, yazarlar, gazeteciler, televizyoncular, bestekarlar ve akademisyenler gelmiş, dünya kültüründen, sanatından, ilimizin edebi zenginliklerinden, coğrafi güzelliklerinden, insan kalitesinden ve kent estetiğinden bahsediyorlardı.
Tabiiki kendi memleketleriyle bazı kıyaslamalar yapılıyor, anlatırken ölçünün çıtasını lehlerine yüksek tutuyorlardı. Yozgatımızın artıları söylenirken temkinli, eksileri eleştirilirken bizlerde kıskançlık ve alınganlıklar oluşuyordu. Ama tabiiki her halükarda Yozgat’ta yaşanan bu tür güzellikleri takdir ediyorlar, davet edilmenin onuruyla ağırlıklı olarak insan kalitemizden ve şaşırtan coğrafi güzelliklerimizden bahsediyorlardı. Çünkü hepsi gönül insanı ve söz üstadıydı.
Yozgat kültür elçisi Ahmet Sargın Hocam ve Türk Sanat müziğinin en usta yorumcusu Kelami Akdemir, Yozgatın en güzel mekanı Hisarbey Yaylası’nda piknik havasında muhteşem bir  organizasyon yapmışlar. Zümrüt yeşillikler üzerine dekoratif çamların gölgesinde zengin ikramlar eşliğinde oturup, seçkin konuklarımızla doyumsuz sohbetler ediyorduk. Kimisi memlektinde deniz olduğunu, kimisi zümrüt ormanlarından, kimisi bereketli topraklarından, kimi imari ve mimari güzelliklerinden, kimisi eğitim ve donanımlarından bahsediyor, gizli özneli memleketlerini cömertçe övüyorlardı. Bilirsiniz şairler ve yazarlar eli kalem tutan, sohbet erbabı ve söz ustası, ince giydirmeleri çabuk yakalayan konuştuğu dinlenen insanlardır. Yozgatın güzelliğini övmekte bana düşmüştü. Hepsi dikkatle dinlerken onlara şunu dedim;
Cenab-ı Allah Türkiye topraklarını Türk milletine paylaştırırken, Giresunluya burası senin, Hakkariliye burası senin, Denizliliye burası senin, Antalyalıya burası senin, İstanbulluya burası senin diye dağıtıyormuş. Her yeri dağıtıp bitirmiş, ama bizim Yozgatlıyı unutmuş.
Yozgatlı “Gurban olduğum Yarabbim, noordün hani bize memleket deyince, Yüce Allah, yav sizi nasıl unuttuk, nerdeydinizde görmedim falan dedikten sonra, neyse aha şurayı kendime ayırdıydım ya olsun alın burası da sizin olsun buyurmuş ve buraları bize bahşetmiş. Dedim. 
Tabiiki yüksek desibelli bir kahkaha ve ardından memleket sevgimizin ölçüsüne takdir dolu hayranlıklar.