TÜRKİYE'nin ilk milli parkı Yozgat çamlığı ile söylenen türkülerden birisinde 'Çamlığın başında tüter bir tütün' diye bir bölüm vardır. Bu söz 'Çamlığın, Yozgatlının evinin bahçesi olduğu'  söyleminin göstergesidir... 
Ama artık böyle bir durum söz konusu dahi edilemez. Yasaklı bölgeleri vardı. Şimdi her bölge yasak. Yasaksız bölgeler paralı. 'İşine geliyorsa' anlayışına uygun, anlamsız uygulamalar. Hepsi yasalara, yönetmenliklere uygun. Yasayı, yönetmenliği tersine çevirebilirsin. Bu durum oradaki tezatları yok saymak, görmezden gelinmesi için bir gerekçeden öteye gitmez...
Çamlıkta işletmeler var, sosyal tesisler mevcut. Girişte, belediye tarafından işletilen Lokanta, yukarıya çıkıyorsunuz, yine Belediye tarafından işletilen Kahvaltı Salonu. Hemen karşısında Tabiat Müzesi. Kıvrılıp, karşı tepeye geçiyorsunuz, turistik otel. Aşağıya iniyorsunuz, yine Belediye tarafından işletilen göl kenarındaki Kafe. Gölün diğer bölgesinde ise Mescit...
Girişten para alındığına göre, işletmelenden kira bedeli alınmıyordur. Eğer işletmelerden kira bedeli alınıyorsa, girişten para alınmasının mantığı nedir? Düşünün, Polis Okulu'nun bulunduğu bölgede, oğlunu, kızını bekleyen bir aile. Vakit zamanı gelmiş. Çamlık içerisindeki Mescitte dini vecibesini yerine getirecek. Kapıdan bilet almadan geçmeniz mümkün değil. Yani orası paralı mescit/ibadethane. Bir bardak çay içeceksiniz. Girişe bedel ödeyeceksiniz, içtiğiniz çayın bedelini de ödemek durumundasınız. Bana pek mantıklı gelmiyor. 
Yapılan tesisler, sunulan hizmetler halka yönelik değil de, bu şehri yönetenlere yönelik gibi bir hava estiriliyor, 'Yönetmenlik/yasa' söylemleriyle. Aksini söylüyorsanız, ya hizmete veya girişe para almayın!...