Yozgatlıların ''Milli Marşıdır'', Yozgat Sürmelisi...
''Çamlığın başında tüter bir tütün / Acı çekmeyenin yüreği bütün'' diye başlayan dizeleri, her Yozgatlının yüreğinden ılık, ılık bir şeylerin akmasına, gözlerinin dolup, hüzünlenmesine neden olur.
Nedeni bilinmez...
Türkü dokunaklıdır...
Hele bir de sazın teline vurulduğunda çıkan ''Tiz'' dağlar insanın yüreğini...
''Çamlığın başında tüter bir tütün'' dizeleriyle birlikte, bizlerinde dumanlanır kafaları...
Adına Türkülerin söylendiği...
Rivayete göre, efsane kahramanı Aslı'nın Kerem'inin konaklayıp, sevdalısının ismini oluşturan 4 harfi temsil eden yan yana 4 çam ağcını dikip, tam karşısına da kendisinin yaslanıp, diktiği diğer 4 çamın büyümesini, sevdalısının gelmesini beklediği Yozgat Çamlığı...
Ziya'nın yavuklusunu görmek için uğrayıp, soğuk su çeşmesinden kana kana su içtiği...
Sonrasında ise Kerem'in, Ziya'nın izinden giden diğer sevdalıların mesken tuttuğu...
Orta Anadolu'nun ''Yeşil İncisi'', Yozgat Çamlığı...
Hele bir dile geliver de söyle...
Aşıkların aşkını, sevdasını...
Anaların, gölgesine sığındığı ağaçlara bağladığı iple yaptığı beşikte yatan bebeği için söylediği o güzelim ninnileri...
Patika yollarında insanlar yürürken, bağrında beslediğin onca yaban hayvanının çıkardığı seslerin oluşturduğu, Yozgat Sürmelisi'nin altyapı müziğini...
Dile gel, söyle, anlat!...
Söyle ki..
Anlattı ki...
Bilebilsinler...
Bilebilsinler ki...
Sana eziyet etmesinler...
Senin kıymetini, değerini bilsinler....
Bir tek ağacının tenine...
Hışırdayan yaprağına...
Kimseler zarar vermesin, korusun, kollasın...
Başında dumanlar sadece sevgi için...
Birlik için...
Sevda için...
Tütsün...
***
Bugün günlerden Cumartesi...
Yaz aylarının ortalarında kaleme alınması gereken bir yazı oldu...
Suç benim değil, duygularımın...
Kar yağdı, çamlık beyaza büründü...
Ağaçların tamamı gelinlik kız gibi, gelinliklerini giydi...
Kimisi de nişanlıklarını...
Her deklanşöre bastığımda, hüzün kapladı içimi...
Yalnızlığım geldi aklıma...
Yalnızlığı bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden...
Duygu yoğunluğu yaşadım...
Zira isterdik mi, vizörden bakan bir ben olmamalıydım...
Benden öte çok kişi olmalıydı...
Yozgat çamlığının, gelinlik, nişanlık giyinmiş çamlarını, kavak ağaçlarını, meşelerini ebedileştiren, birden fazla, herkes olmalıydı...