Dünya milletleri her zaman milli ve manevi değerlerine aşırı duyarlılık gösterir ve her alanda inandığı değerleri canı pahasına savunur.
    Zaten bu durumun aksi insanın fütursuz olduğunun göstergesidir.
    Tarihten beri böyle gelmiş bundan sonra da böyle gidecektir.
    Kara Afrikanın en ucra köşelerinde tapındıkları fetişlere, sanemlere saygısızlık gösteren bir safariciyi sırtlanlar gibi parçalayarak yok eden yerliler, milli sınırlarına tecavüz edildiğinde tüm milletçe taarruza geçen ülkeler, milletler, kendi takımlarını fanatikçe destekleyen taraftarlar, inandığı idealler uğruna çetin mücadeleler veren etnik gruplar vs..
    Bir derslik te olsa insan psikolojisi okuyan her insan bunların ne kadar hassas bir konu olduğunu, mutlaka kaşımadan, didiklemeden saygılı ifadeler kullanarak tarafsızlığını belli etmesi gerektiğini bilir ve milletlere, kültürlere, yapılara edepli ve duyarlı davranır.
    Avrupa kıtasının en demokratik, en kültürlü, bazı konularda lideri olarak gördüğümüz Danimarka'nın Asya'daki, Afrika'daki ilkel topluluklardan daha kara, daha cahil, daha barbar oldukları son saygısızlıkları ile iyice ortaya çıktı.
     Güzel ahlakın, insanlık barışına en tesirli fikirlerin, temizliğin, dürüstlüğün, kardeşliğin, yardımlaşmanın, okumanın, saygının, sevginin tüm insanlığa yerleşmesi için her millete çağrıda bulunan güzel Peygamberimizi ahlaksız fikirlerine alet etme edepsizliğini ancak ve ancak yabani yaşamış milletler gösterebilirdi.
    İşte Peygamberimizin, dinimizin, değerlerimizin ve ibadetlerimizin üstünlüğü burada ortaya çıkıyor.
    Biz İslam milletleri hiçbir zaman tek peygamber demedik. 25 peygamberimiz var dedik. Sadece kendi Peygamberimize son Nebi diyoruz.
    Aynı saygı ve duayı hepsine birden gönderiyoruz.
    Peygamberimiz bize bu edebi böyle aşıladı, ibadetlerimiz alemler var oldukça bu şekilde devam edecektir. İslamın yaygın karekteri budur.
    Böyle bilindiği halde babasız çocukların yoğun olduğu, aile birliği bozulmuş, kontrolsuz alkol ve uyuşturucu tüketilen, ahlaki değerlerin demode olduğu Danimarka gibi zavallı duruma düşmüş milletlere tepki ve kızgınlıklarımız doğal ama hiçbir zaman kırıcı, dökücü, yıkıcı ve yakıcı olmamalıyız.
    Yoksa onlardan hiçbir farkımız kalmaz. Zaten dünya milletleri de İslamın büyüklüğünü, faziletini, milletimizin kültürlülüğünü, sağduyusunu, başkalarının ise saygısızlığını iyice anlamış durumdalar.
    Şunu bilmeliyiz ki. Milletlerin kanını emerek saltanat kuran zengin milletler bununla yetinmeyip daha farklı metotlarla yine karşımıza çıkacaklar.
    Bazen milli değerlerimize, bazen manevi değerlerimize bazende demografik yapılarımıza dil uzatacaklar.
    Panik halinde kargaşalı tepkiler yerine uluslararası her alanda ekonomik, siyasi, bilimsel, sportif, sanatsal vs. tüm safhalarda rekabet ederek, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef çizdiği muasır medeniyetlerin en önüne geçip lideri olabilmek için mücadele vermeliyiz.
    Aksi takdirde kontrolsüz tepkilerimizden doğacak kargaşalardan, bulanacak sulardan balığı farklı kimselerin yakalayabileceği göz ardı edilmemelidir.
    Aklın, sağduyunun, sükunet ve mukavemetin tarihten beri en iyi kullanıcısı olarak bilinen Yüce Türk Milletinin çapulcuları, edepsizleri, görgüsüzleri ve ahlaksızları sevindirecek durumlara düşürülmemesi gerekmektedir.
     Büyük Türk milletinin bir, iri, diri ve ilelebet payidar olması, edepsiz milletlerin de utanması dileklerimle…