YRD.DOÇ. DR. SÜLEYMAN
COŞKUNER/ ANTALYA
“Kadının söylediği cümle aynen şöyleydi: “Hii, parayı al da doğru içki içmeye git”
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Karşımda bir cahil ve köylü, ama çok bilmiş bir bayan vardı. Ağır bir şey söylesem, belki kocası veya erkek kardeşi yakınlardaydı. Meselenin öncesini bilmeden hanımına veya bacılarına hakaret ettiğimi varsayarak, üzerime hücum edebilirlerdi.
Ali Fuat abimin adına çok üzüldüm, hadsiz sinirlendim. Ama sakin olup bir hata yapmamam gerektiğinin de bilincindeydim.
Hanıma dönerek, biraz etkiliyici bir şekide; “sen bu adamı tanıyor musun? Hiç onu içki içerken gördün mü? Su-i zanda bulunmanın haram olduğunu bilmiyor musun? Dedim.
Yarabbi, ön yargılı ve varsayıma dayanarak tehlikeli bir hükümde bulunmak, ne kadar tehlikeli idi. “Hakkında en ince ayrıntılarına kadar bilgi sahibi olmadan asla hüküm vermeyiniz” hadisi şerif-i çok mu bastırık altında kalmıştı da, bu bilgiç insanın haberi yoktu? Yoksa biliyordu da, önemsemiyor muydu acaba?
Ali fuat abim kendisini savunacak bir konumda değildi. Sıcaktan halsiz düşmüş yerde yatıyordu. Hoş, ayakta ve serinde olsa da, hakkını savunacak güç ve yeteneğe sahip değildi.
Ben gelmeden önce sıcağın bağrına yere düşmüştü. Benden önce bu mağdur ve özürlü insan, niçin o bilgiçler tarafından yardım edilerek, düştüğü yerden kaldırılmamıştı? Hadi kaldırmadınız, niçin şiddetli haram olan su-i zan günahına boğazınıza kadar batıyorsunuz? Önyargının ve varsayımda bulunmanın, en ince ayrıntısına kadar gerçek bilgi sahibi olmadan hüküm vermenin, sizi ne kadar yakacağı konusunda hiç mi duyumunuz ve bilginiz yok? Diliniz iyi çalışıyor ama değil mi?
Ali Fuat abim, kendi rızası ile o mecnun durumunu seçmedi. Rabbimizin bir takdiridir. Onunla Rabbimiz kim bilir kimleri imtihan ediyordur.
Eyyy, her gün Ali Fuat abimi ve onun gibi hikmetinden sual olunmayan mecnunları görenler; bırakalım düştükleri yerden kaldırmayı, her gün onların bütün ihtiyaçları ile ilgileniyor muyuz? Onlarla hakkıyla iletişim kurabiliyor muyuz?
Hakkıyla empati yaparak onlara hak ettikleri değeri verebiliyor muyuz? Yakın akraba ve arkadaşları ile iletişim kurarak, bilgi alışverişinde bulunup yardım elimizi uzatıyor muyuz?
Allah katında onların sorgusuz sualsiz olduğunu, ama bizim gibi sağlamların onlar yüzünden sorgulanacağımızın farkında mıyız?
Dünyanın hepimiz için bir imtihan yeri olduğunun hakkıyla bilincinde miyiz?
Yoksa, empati yapmayı beceremeden, onları görünce ahhh- vahh ederek, üzüntülü bir beden diline bürünmekle, bütün sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi mi zannediyoruz?”
Selam sevgi ve dualarımla…
Allah’a emanet olunuz…
(Araştırma ve yorum- Yard.Doç.Dr. Süleyman Coşkuner/ Antalya)