YORGUNLĞUN yanında, aşırı sıcağın da verdiği bitkinlik ile soluğu Belediyeye ait sosyal tesislerde aldık. Oturduğumuz ağaçların altındaki piknik masasına tam karşısındaki çardakta hazırlanmakta olan öğle yemeği öncesinde, kaynak suyundan yapılan buz gibi ayran ile serinlemeye çalıştıktan sonra, hazır olan sofraya davet edildik. Süleyman Kandemir’in davetlisi olarak gittiğimiz Çayıralan ilçesinde, 2008 yılının Eylül ayının ilk haftasını geride bırakmıştık. İlçedeki su kaynaklarının değerlendirilmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında kurulan alabalık tesislerini gezip, mermer yataklarını fotoğrafladık. Belediye tarafından kullanılan sosyal tesislerde soluklanıp, yemeğimizi yediğimiz sırada bir çıta bal önümüze kondu. Süleyman Kandemir, ‘’Bu balı her yerde yiyemezsiniz, önce tadına bakın sonra beğenirseniz sizi bu balın sahibine götüreceğim’’ dedi.
Bal gerçekten çok farklıydı. Siyaha çalan rengi ile bizlerin iştihanı kabartmıştı. Yufka ekmek içerisine dürüp yapıp yediğimiz yetmiyormuş gibi, en azından birer çıta bal satın alabilmemize de yardımcı olmasını talep ettik, Kandemir’den. Yemeğimizi yedik, soluğu mahallede aldık. Bahçeli evlerin arasından geçip, demir kapılı, beyaz badanalı evin avlusunda minyon tipli, kasketli, gözlüklü bir beyefendi karşıladı. Hoşbeşin, tanışma merasiminin ardından bize bahçesini gezdirdi. 63 yıl aynı yastığa baş koyduğu eşi Şehriban Kargı, meyve ağaçları ve ekili bahçe kenarında oturmuş, gözlüklerini burun hizasına indirmiş, kucağında bir leğen içerisinde, topladığı taze fasulyeleri yemek yapmak için hazırlamaya çalışıyordu. 

63 YILLIK EVLİ, 
62 YILLIK ARICI

Çayıralan ilçesinde evlendikten bir yıl sonra arıcılığa başlayan emekli öğretmen 82 yaşındaki Ahmet Kargı, çocuklardan sonra 63 hayat arkadaşıyla birlikte yetişkinlere arıcılık eğitimi veriyor. Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü'nde öğretmenlik eğitiminin yanı sıra iş eğitiminde de arıcılık konusunda eğitim alan Ahmet Kargı, okuldan mezun olup, mesleğe atıldıktan sonra görev yaptığı köylerde arıcılık konusunda bilgisini geliştirdiğini söyledi. 63 yıl önce hayatını birleştirdiği Şehriban Kargı ile Çayıralan’daki bahçe içerisindeki evinde yaşamını sürdüren emekli öğretmen Ahmet Kargı, bir taraftan doğal ortamda eşiyle birlikte arıcılık yaparken, diğer taraftan da köyleri gezip, yetişkinlere arıcılık konusunda eğitim veriyor, arıcılığın ilçede gelişmesi için çalışıyor.
Kargı, 1980 yılında emekli olduktan sonra Çayıralan’ın köylerini gezerek yaklaşık 200 civarında yetişkine arıcılık eğitimi verdiğini, yetiştirdiği insanların bugün 3 binin üzerinde kovana sahip olduğunu anlattı. Kargı, ‘’Okuldan mezun olduktan sonra gittiğim köyde 1946 yılında arıcılığa başladım, hem öğrendim hem de bal üretimi yaptım. 1956 yılında tam arıcı oldum. 3 kovanla işe başladım, 150 kovana kadar çıkarttım’’ dedi.
ARILAR 5 ÇOCUĞUMU 
OKUTTU

Kargı, Türkiye’de arıcılığın gelişmesiyle hem ülke ekonomisine hem de aile ekonomisine önemli katkıların sağlanacağını ifade etti. Kargı, ‘’Ben eşimle birlikte yaptığım arıcılıkla 3’ü kız 5 çocuğumu üniversitede okutup, evlendirdim. Kendim dahil hepsini ev sahibi yaptım. Türkiye’de üretilen bal dünyanın her yerinde tercih edilmektedir’’ diye konuştu.
Arıcılığın, bilimsel olarak, bilerek yapılması gerektiğini, arılara gereksiz yere şekerli maddelerin verilmesinin hem arılara zarar verdiğini, hem de balın kalitesini düşürdüğünü bildiren Emekli Öğretmen Kargı, daha sonra şöyle konuştu:
‘’Kışın öğretmen olarak öğrencilere eğitim verdim, yazın arılarla beraber çalıştım. Bir hayli konuyu genişlettim. Arılar gayret perilerim oldu. Onlar benden bana daha çok hız verdiler. Onların çalışmaları beni konunun içerisine o kadar çok itti ki artık işin içerisine girmeye başladım. Arılarda çalışma, iş, bunların birbirleri ile olan ilişkileri, anatomisi, fiziksel yapıları bütün bunlar içerisinde mümkün olduğunca ilgilenmeye çalıştım. Şu anda bal üretimi yapıyor. Halen elimde 45 tane kovan var. Yaşım ilerledikçe sayıyı azaltmak zorunda kaldım ama yine de vazgeçemedim. Benim için en büyük değer onlar. Özünde bir takım kimseler arıcılık yapıyor fakat bu işi temelden kavrayıp doğa ile baş başa kaldıkları halde zamansız, verimsiz yıllarda arılara bir takım şerbet hazırlıyor ve veriyorlar. Arılar iç güdüsel olarak çalışır. Eğer ihtiyaç duyuyorsa sizin verdiğiniz şekerli şurubu alır. İhtiyaç duymuyorsa onu almaz. Hatta verilen şuruplar bekler oda fermantasyon olur, ekşir. Ekşiyen şuruplar da arıları hasta eder. Bir takım arkadaşlarımız bu konuyu bilinçsiz yaptıkları için bilinçlenmeye ihtiyaçları var diye düşünüyorum. Ben şahsen Çayıralan ve çevresinde arıcılığı geliştirmek, toplum kalkınması yönünden çaba sarf etmek duyguları içerisindeyim ve halen çalışıyorum bu yaşta.’’

VARLIĞIMIZI 
ARILARA BORÇLUYUZ

Emekli öğretmen Kargı’nın 63 yıllık hayat arkadaşı Şehriban Kargı da, edindikleri serveti arılara borçlu olduklarını belirtti. Şehriban Kargı, ‘’Arıcılık çok güzel bir meslek, biz varlığı bununla bulduk. Arıcılık yaptık, çalıştık rahat ettik. Ben eşimle birlikte yaptım. O bana öğretti. Gençlerimizde öğrensinler yapsınlar, eşleri ile birlikte yapsınlar’’ şeklinde konuştu. 

EĞİTİM VE ÜRETİM İLE 
GEÇEN YILLAR

Emekli öğretmen Ahmet Kargı’nın 63 yıllık hayat arkadaşı Şehriban Kargı ile birlikte yaşamını sürdürdüğü evin bodrumunda 'Kiler' olarak kullandığı karanlık alana girdik. Burada istiflenip, bir bölümü paketlenmiş bal çıtalarından bize birer çıta bal verirken, ''Hepsi satıldı. Bunların bir bölümünü sabah Kayseri'ye diğer bölümünü de Ankara'ya göndereceğim'' dedi...