BİRİNCİ Dünya Savaşı'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmaya-parçalamaya yönelik olduğunu biliyoruz. Kabak Türk Milleti'nin başında patlamış, son kale Anadolu'ya istila etmeyi amaçlayan güç Çanakkale'de  adeta duvara toslamış, kahraman Mehmetçiğin imanlı göğsüne çarpmış,  gerisin geri dönmek zorunda kalmışlardır. Bütün bunlara rağmen birinci Cihan Harbi'nin sonuçları bizim için ağır olmuştur. Amaç belliydi, hasta adamın tamamen ortadan kaldırılıp yok edilmesi ve Anadolu'dan atılmasıydı. İstanbul (gibi dünyanın ağzının suyunun) aktığı bir merkezi ele geçmek boğazlara hakim olabilmekti.
Son kale Anadolu'da o kadar tepki buldu ki bu harekât, Anadolu ayağa kalktı. Parça parça olsa yüzlerce grup binlerce kahraman insan ayağa kalkmış, kurtuluş savaşının temellerini atmışlardı. Çılgın Türklerin baş kaldırışıydı bu… İki yüz yıllık fitnenin, iki yüz yıllık fesadın çöküşü olmuş, Anadolu insanı yeniden dirilişinin destanını yazmıştı.
Kardeşlik mayamız Türk-İslam Ülkesi, Türk-İslam Medeniyetinin çağlara hükmettiğini de biliyoruz. Devletleri, hükümdarları, kralları dize getiren Osmanlı'nın torunları, maalesef bugün birbirleri ile kavga eder hale gelmiştir. Birileri böyle istiyor. Birileri bizim güç birliği yapmamızı istemiyorlar. Güçlü kalkınmış bir Türkiye Cumhuriyetinden rahatsızlık duyuyorlar.
Ne yazık ki düşmanın oyunları, Türk ve İslam düşmanı güçlerin emelleri gerçekleşmeyince fitne bir dönem yeraltına çekiliverdi. Sinmiş gibi gözüktü… Yıllardır iç içe yaşadığımız, kardeşçe duyguları paylaştığımız, komşu olduğumuz, azınlıkları bize düşmen ilan ettiler. İstiklal Harbi öncesi ve sonrası katliamları dile getirdiler. Bu acı tabloları yaşadık ama şükürler olsun ki, parçalamayı, bölmeyi beceremediler…
Anarşi ve düşmanlıklar yerini sükûnete birlik ve beraberliğe bırakıverdi. Dün birbirleriyle kıyasıya vuruşan gruplar bugün “biz niçin birbirimizle kavga ettik” sorgulamasını yapıyorlar. İki binli yıllara geldik.  Otuz bin insanımızın kanına giren hainler Türk-Kürt kavgasını yıllardır körüklüyorlar. Anadolu'da ve Doğu bölgelerimizde şark politikasını adı altında binlerce ajanın yüzlerce hainin cirit attığını biliyoruz. Misyonerlik faaliyetleri ile kimin ne halt karıştırdığını da tahmin edebiliyoruz. Afrin olayının amacı da bu hainleri bölgemizden söküp atmaktır    
Bizim Kürt kardeşlerimizle bir sorunuz olabilir mi? Türk Kürt ayrımı taşıyan fitne ve fesadı çıkarların taşıdığı fikirleri de, elinde bulundurduğu silah da bize çok şey hatırlatıyor. Türk Kürt kardeşliğini bozmaya yönelik faaliyetlerin içinde kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Yanlış ve yasadışı olan hain güçlerin Türkiye üzerindeki emellerini de tahmin edebiliyoruz…
Güçlü bir Türkiye herkesi korkutuyor. Cihan İmparatorluğu kurmuş olan Osmanlı'nın torunları bir ve beraber olursa yenilmez bir güç olacak, geleceğin tek hâkimi olacak dünyaya yeniden hükmedecektir. Bunu da birileri istemiyor, istemeyecektir de…
Sonuç mu?.. Sonuç belli, Türk milletini bölmeye, parçalamaya ve Anadolu dan atmaya yönelik hain güçlerin  uzantıları bizi yıpratmak, huzursuz etmek istiyor. Basiretli olmak, uyanık olmak, kardeşçe. Duygular içinde kalmak hepimizin tek arzusudur. Evet güçlü Türkiye'yi istemeyenler; 100 milyona ulaşan Türkiye Cumhuriyetinin ağabeyliği ile Türk Müslüman birliğini hedefleyen amacı, birilerini uykularını kaçırıyor. Uyanık olalım, kardeşliğimize sahip çıkalım, sağ duyu içinde hareket edelim, insanımıza, devletimize, milletimize zarar vermekten kaçınalım ve geleceğin güçlü dev uyanışını birlikte hazırlayalım. Tarih; bu millete ihaneti, affetmez…