Günler ne çabuk geçiyor. Ben  4 haftadır İleri gazetesi için köşe yazarlığı yapıyorum ve dolayısıyla dördüncü yazımı paylaşıyorum. Yalnız farkettim  ilk 2 hafta boyunca çok duygusal bir imaja bürünmüşüm. Bu hafta bu imajdan biraz daha sıyrılarak, bambaşka bir konuyla karşınızdayım.
    Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında sunucusunun da 'Yozgatlı' olduğu bir programda Yozgat tanıtılıyordu. İzledim onur duydum, Yozgat'ı güzel tanıttıkları için takdir ettim gerçekten... Yozgatlı olmama rağmen bilmediğim ne çok şey varmış diye düşündüm ve herşeyden önemlisi şivesinden ötürü memleketim insanına bir kez daha hayran kaldım.
    "Saçımı darağanan darıyorum" diyordu mikrofonun uzatıldığı memleketlim... Döktürüyordu yani. İzleyenlerin yüzlerinde eminim ki gülümsemeler oluşturmuştur. Ben de o gülümseyenler arasındayım. Bir süre keyif alarak dinledim hemşehrimi, sonra baktım tanıdık yüzler ekranda. E küçük memleket röportaj yapacağınız sayılı kişiler var ama Yozgat için belli başlı çok güzel konular seçilmişti, Yozgat için de iyi bir tanıtım demekti bu.
    Öncelikle ilçelerden başlamışlardı gezmeye.Sarıkaya'yla çıkmışlar yola, yol üzerinde Yozgat'ım insanlarıyla muhabbet eden sunucunun ilk tanıttığı özellik tabiki Arabaşı oldu. Yozgattan uzun zamandır uzak olmam vesilesiyle Arabaşını duyunca midem adeta sinyal veriyordu Arabaşı yemem gerektiği konusunda. Ardından  yöresel özelliklerin en iyi şekilde vurgulandığı bir düğüne gitmeden olmazdı tabiki. Ne çok düğün adetimiz varmış, gittiğim hiç bir düğünde görmediğim bir çok özellik öğrendim, hatta gelin ata bile biniyordu. Bu kadar eski bir kültürün hala devam ediyor olması güzel bir durum. Yavaş yavaş merkez sınırlarına ulaştığında sunucu, soluğu hemen Cumhuriyet Meydanında alıyordu." Tam Atatürk'ümün heykelinin önünden ufak ayrıntılarla Yozgat'ı anlatırken, işin önemli kısımlarından bir  tanesini daha tanıtmaya koyuluyordu. Tandır Kebaptan bahsediyorum elbette. Yani izlesen bir türlü, izlemesen bir türlü. Tandırı bilmeyen yoktur  ancak Yozgatın tandır kebabı farklıdır o yüzden  biraz anlatmak istiyorum.
    Tandır ocakları üzerinde özel olarak tuzla bir gün öncesinden marine edilmiş kuzu etlerinin meşe odunu üzerinde pişmesiyle yapılan bir kebaptır. Çoğu yörede haşlama et olarak servis edilen tandırın, Yozgat'ta ki farkı budur. Bu durumu da belirttikten sonra, Testi kebabına da programında uzun bir yer vermiş olan sunucu, bu tanıtımları yapadursun bende o an düşünmeden edemediğim bir konuyu yazmadan geçemeyeceğim, evet boğazımıza düşkün bir halkız ! Ne kadar çok ünlü yemeğimiz var ve Yozgat genelde yemekleri ile biliniyor. Hatta şöyle bir tanıdık sloganla noktalamak istiyorum bu paragrafımı "yemediğimizi yedirmeyiz" zafer türk mutfağı.
    Programın son saatlerine giriliyordu yavaş yavaş ve Hayri İnal konağında düzenlenmiş bir eğlenceyle tanıtıma devam ediliyordu.
    Birden çok özelliğin anlatıldığı, oyunların oynandığı ve Yozgat'a ait türkülerin söylendiği bu eğlence ile hem izleyenler hemde orada ki insanlar keyifle doluyordu, bir an olsun tüm hüzünlerini, kederlerini unutuyorlardı belki de kimbilir..
    Her yöre kültürüyle güzeldir, gelenekleriyle varlığını sürdürür. Yozgat'ta böyledir işte.. Kimi  aynalı körük olmadan gelin gitmez, kimi de dersini alır ezber eder ve hastane önündeki incir ağacına şahitlik eden sazların sesi hiç silinmez kulaklardan..