Kapalı kapılar ardında alınan kararlar, yapılacak uygulamalar, çalışmalarla ilgili basın mensubu davet edilmeksizin gerçekleştirilip, ‘‘Bilinmesi yeterli görülen’’ dokümanların  servis edilmesi basın özgürlüğü ile ne kadar bağdaşmaktadır, takdiri sizlere bırakıyorum.
‘‘3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’’ idi, hatırlatma yaparak konuya girmek istedim. Bu durumda kendisini ‘‘Özgür’’ hisseden tüm basın mensuplarının gününü kutluyorum, varsa tabi...
Daha önce haber vermiştim, Yozgat basınında baharla birlikte ciddi hareketlenmelerin yaşanacağını. Beklenen hareketlilik, Yozgat Haber ve Hakimiyet Gazetelerinin tek çatı altında toplanması ile başladı. Ardından Yozgat Haber Gazetesini oluşturan isimler, ‘‘Yenigün’’ olarak yeni bir gazete ile Yozgat okurunun karşısına çıktı.
Görülen o ki bu hareketlilik yeterli değil, önümüzdeki süreç içerisinde yeni gelişmeler, yeni çalışmalar, ataklar da gündeme gelecek, sıcak gündemler oluşacak. Bu gelişmelerin ne kadar sağlıklı olduğunu zaman içerisinde göreceğiz. Umarım ve temenni ederim ki, bu süreç Yozgat basınını daha hareketli hale getirirken, Anadolu Basınının içerisinde bulunduğu sıkıntı ve sorunları il düzeyinde aşma başarısını da yakalar, iyi bir noktaya gelir.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Çorum’da Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu bir toplantı vardı. Bu toplantıya Yozgat’tan da katılım oldu. Katılımcı arkadaşlardan dönüşlerinde bilgi edinmek istediğim de tahminlerimde yanılmadığımı gördüm.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın da katılımı ile üç gün devam eden toplantılarda, Anadolu Basını’nın içerisinde bulunduğu sorunlar gündeme getirilmediği gibi, daha fazla sorunlar yaşamasına yönelik uygulamaya konulacak konularla ilgili bilgilendirmeler yapılmış, hayırlı olsun.
Daha önceki bir toplantıda, Ankara’da gerçekleştirilen toplantıya katılmıştım. O toplantıda da, asıl mesleği farklı olmasına karşılık, gazeteyi ve gazeteciliği ‘‘Silah’’ olarak kullanmak üzere gazete patronu olanlar, sorunların tartışılmasına izin vermediler. Hükümetin almış olduğu kararları, Anadolu Basınını bitirmeye yönelik çalışmalarını görmezlikten gelip, kayıtsız şartsız destek vermişlerdi. İtiraz etmeye kalkıştığımızda ise, şiddeti bile mübah görüp, kapı dışarı edilmiştik, konuşturulmamıştık.
O günden bugüne değişen bir şey yok. Hükümet kendisine göre bir karar alıyor. Bu kararı sunuyor, ‘‘Kabul edip etmeyenler’’ diye soruyor, kalkan ellere, yapılan itirazlara bakmaksızın ‘‘Kabul edilmiştir!’’ diyerek, uygulamaya koyuyor. Sonrasında ise ‘‘Size sorduk, siz böyle istediniz, biz de yaptık!’’ deniliyor.
Anadolu Basını kabuk değiştiriyor. Değişim yeni değil, bir süredir var. Gazetecilik bir meslek olmaktan çıktı, ticari bir meta haline geldi. Basın sektörüne olan güven yok olurken, gazetecilere olan güven de giderek azalmaya başlıyor. Bu nereye kadar böyle gidecek, bilinmez, bilemiyorum.
Ancak bu gidişata dur denilmezbe, batan geminin içerisinde herkes olacaktır, unutulmamalıdır.