Konfüçyus’un bir sözü vardır.. “Her şey bir güzelliğe sahiptir, fakat bunu herkes göremez” diye. Gerçekten de sevgi, tüm yaratıkların üzerinde gördüğümüz güzellikler bütünüdür. Sevilmek ise davranışlarımızın bize tekrar yansımasıdır. Kime hangi gözle bakarsak, gönderdiğimiz elektriği aynı ölçüde iade alırız.
    Dünya milletleri geçmiş husumetlerini gelecek kuşaklarına nasıl aktarıyorsa, karşılıklı sevgi ve hırs ta o nispette karşılık bulmaktadır. Çocuklarla beraber 1 Eylül Dünya Barış Gününde Datça’da tatil yapıyorduk. Datça Belediyesi ve Yunanistan’ın  Simi (Sömbeki) Belediyesi tarafından düzenlenen ortak etkinlikler çerçevesinde Simi’ye gittik. Onlarda Datça’ya geldiler. Karşılıklı folklorik gösteriler, yöresel ikramlar ve bol bol güler yüz. İnsanız işte. Sevginin olduğu yerde husumetin zerresine bile rastlanılmıyor. Tertemiz duygular içinde olduğumuzu onlarda biliyor biz de..
    -Yine bir Çin atasözünde der ki, “Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir.” Diye.  Ne kadar doğru.. İnsanlar bilinçli toplum oldukça, sorunlar diplomatik yollardan diyalogla çözümlenince hiçbir milletle düşman olma ihtimalimiz yoktur. Tarihten beri dostluk ve kardeşlik içerisinde yaşamak Türk Milletinin şiarıdır.
    Unutmayalım ki, bin kilometrelik bir yol ilk adımla başlar. Vatan savunmasının canımızın üstünde bir değer olduğunu kadınıyla, kızıyla, yaşlısıyla, genciyle gerektiğinde anında kenetlenen Türk milleti iyi bilir.
    Ama her millete de düşman gözüyle bakmak bizleri onlardan uzaklaştırır. Uzanan her zeytin dalını kabul edip, uzatacağımız her zeytin dalının kabul görmesini sağlamalıyız.
    Büyük Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle hareket ederek onurlu Türk kültürü ile dünya milletlerine örnek olmalıyız. Savaşın, husumetin olmadığı Sevgi dolu bir dünya dileklerimle.
Pratik Teknoloji
    Uzun zamandan beri gelişmemizi engelleyen sorunlardan birisini de bürokrasi olarak biliriz.  Bürokrasi denetim ağının daha kapsamlı olması, iş ve işlemlerin sorumluluğunun daha geniş alanlara dağıtımı amacıyla uygulanan bir sistemler bütünüdür. Elbetteki karmaşık, zaman kaybettiren, yorucu ve bıktırıcıdır.
    Bugün vatandaşlarımızın bir çoğu müracaat edecekleri yerleri, tanımlanmış hak ve ödevlerini bilmediklerinden kendisini bağlayacak işlemleri aracı kurumlardan veya bilirkişilerden aldığı desteklerle yürütmektedirler. Oysa ki, Yasama organınca yürürlüğe konulan kanunların pratik bir indirgemeyle halka yazılı veya sözlü anlatımı işlerimizi daha da kolaylaştıracaktır. Müracaat edilecek ilgili kurumları ve üniteleri, hangi vasıflarımızla takip edip, kazanımlarımızın ne olacağını, suç teşkil edecek işlemlerin neler olabileceğini kısa ve anlaşılır cümleler kullanılarak ifadesi her alanda kolaylık sağlamaz mı? Bilgili bir halkın işlemlerini takibi esnasında doğabilecek aksaklıklara yapıcı müdahalesi hem denetim eksikliğini kaplatacak, hem de yönetim kalitesi getirecektir kanaatindeyim. Şeffaf bir işlemin manevi bir huzur ortamı da yaratacağı göz ardı edilmemelidir. Teknolojik donanımlardan daha fazla verim elde edilmeli, altyapısının ülke geneline yayılarak e-devlet hizmetleriyle halk bilinçlendirilmelidir.
    Bugün çocuklarımızı, verilen eğitimlere ilaveten teknolojik aletlerin nasıl kullanılacağı, nasıl daha çok verim alınacağı, teknik özellikleri, kapasitesi ve diğer detayları ile ilgili bilgilerle donatırsak, mühendislik zekalarına ivme kazandırmaz mıyız. Örneğin bir bilgisayarı, televizyonu, çamaşır makinesini, faksı, telefonu, vs. aletleri kullanmayı öğrenen bir çocuk, karmaşık problemlerin üstüne daha cesur gitmez mi?. Ben Avrupa ve Amerika’da gelişmiş ülke insanlarının bu gibi eğitimleri aldığını, kazandıkları pratik zekalarını da anında üretime yansıttıklarını biliyorum.
    Gelin, başta bilgisayar olmak üzere tüm teknolojik donanımlarla geliştireceğimiz yeni nesillere destek olalım ve bürokrasi, ezberci eğitim, hantal uğraşlar gibi verimsiz çalışmalarımızı pratiğe, rahatlığa ve üretime dönüştürelim. Muasır medeniyetlere yetişecek tek vasıta kaliteli bir eğitim ve bilinçli kullanacağımız teknolojik aletlerdir.