10 aday adayının yarıştığı Ak Parti’de beklenen temayül geçtiğmiz hafta sonu gerçekleşti.
14 yıldır partilerin gerçekleştirdiği temayülleri takip ediyorum. Temayüllerin aday belirleme sürecinde belirleyici bir rol oynamadığını örnekleri ile gördüm, yaşadım.
Bu anlamda siyasi partilerde demokrasi anlayışının hakim olduğunu sanmıyorum. Temayül gibi bazı uygulamalar gelenek olarak görülüyor ve çoğu zaman “adet yerini bulsun” mantığı ile gerçekleşiyor.
Yozgat’ın siyasi geçmişine baktığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacak, bana hak vereceksiniz. Geçmiş derken, 50 yıl evvelinden bahsetmiyorum. Son 10 yıllık dönemde genel ve yerel seçimlerin öncesinde yaşananları bir hatırlayalım.
Siyasi partilerin gerçekleştirdikleri temayüllerde delegelerden en fazla oyu alarak birinci sıraya adını yazdıran aday adaylarının, parti genel merkezlerince sıralamaya dahi alınmadıklarını gördük.
Zaten genel merkez ve taşra teşkilatları arasında yaşanan bu çelişkiden olsa gerek, temayüllerin ardından sandıkların genel merkezde açılması uygun bulunmuş.
Özellikle basın mensuplarının aralarında yaptığı bir espri vardır; temayül yapılacak, oy verme işlemi tamamlanacak, mühürlü sandıklara Ankara yoluna düşecek ama Kızılırmak sularında kaybolacaklar…
Yani parti genel merkezi ne derse o olacak! Geçmiş yıllarda yaşanan olaylardan dolayı temayüllerin eski heyecanı kalmadığını söylemiştim fakat bu seçimlerin öncekilerden bir farkı daha var. O da, Başbakan Erdoğan’ın temayüller öncesi söyledikleri…
Kasım ayı başında partisinin Kızılcahamam kampında konuşan Erdoğan; “Gayemiz birilerine makam üretmek değil. Şehirlerimize hizmet. Birçok yerde çok ciddi kurumsal milliyetçilik yapıldığını biliriz. Temayül yoklaması neticesi de belirleyici olmayacak. Temayül yoklamalarının da bazen ne şekilde olduğunu biliriz” demişti.
Bu açıklama, beklenen temayüller öncesi heyecanı iyiden iyiye tüketti.
Ak Parti’de belediye başkanlığı yapmak zor deriz ya hep. Çünkü İstanbul gibi bir metropolün belediye başkanlığını yapmış bir lider var Ak Parti’nin başında.
Aynı şekilde Ak Parti’de siyaset yapmak da bir o kadar zor olsa gerek. Siyasete gençlik kolları başkanlığından adım atmış,  ilçe ve il başkanlığı yapmış bir liderleri var.
Çekirdekten yetişmiş bir siyasetçinin de “Temayül yoklamalarının da bazen ne şekilde olduğunu biliriz” gibi bir açıklama yapması gayet normal. Ne de olsa Erdoğan, bugün siyasete merhaba diyenlerin geçtiği yolları eskitmiş bir siyasetçi.
Temayül yoklamalarının yanı sıra Ak Parti’de kurulan üst komisyon şu verileri değerlendirecek: Periyodik olarak yaptırılan kamuoyu yoklamalarından çıkan sonuçlar.  Akademisyen, sosyolog ve kanaat önderleri tarafından hazırlanan 700 sayfalık rapor. Belediyelerin beş yıl boyunca sergiledikleri performansın karneleri. Milletvekillerinin bildirdiği kanaatler. Yerel yönetimler başkan yardımcılarının 12 bölgedeki gözlemlerini içeren raporları…
Yozgat’ta gerçekleşen temayül yoklamasında en çok dikkat çeken şey, aday adaylarının birbirleri ile olan samimi diyalogları ve iyi niyet dilekleriydi. Gayet olgun bir ortamda, hiçbir gerginlik yaşanmadan tamamlanan temayülün ardından sonuçlar beklenmeye başlandı.
Temayül sandığından ne çıkacak sorusundan daha çok genel merkez kimi aday olarak gösterecek sorusuna cevap aramaktayım.
MHP’de aday belli olduğu için parti teşkilatı çalışmalarını hızla sürdürüyor. Tabi ki MHP cephesinde de Ak Parti’nin adayı konuşuluyor ama onların avantajı seçim startını daha erken vermek oldu.
MHP adayı Uğur Bektaş tamamen seçime odaklanmış vaziyette ve teşkilatla birlikte yaptıkları plan çerçevesinde çalışmalarını sürdürüyor.
İlerleyen günlerde Yozgat’ta siyaset biraz daha hareketlenecek ama yarış Aralık ayı itibarıyla hız kazanacak.