YOZGAT, tarih öncesinden günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasına karşın, antik kent kalıntılarının gün yüzüne çıkartılamaması, turizm sektörüne ilginin yok denecek konumda olması, ile gelen yerli ve yabancı turist sayısının da sınırlı kalmasına neden oluyor.
Sarıkaya ilçe merkezindeki Roma Hamamı, Sorgun Peyniryemez köyündeki Çadırhöyük, Şahmuratlı köyündeki Kerkenez Antik Kenti, Taşlık köyündeki Uşaklı höyük, Yozgat Büyük Nefes köyündeki Tavium Anti kenti, Akdağmadeni Muşalikalesi, Selçuklu türbeleri, Karakız Hitit Heykel Atölyesi, Yozgat merkez Mercimek Tepe, Çeşka Kalesi gibi daha bir çok hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekecek, Yozgat ekonomisine katkı sağlayacak alanlar bulunuyor. Arkeolojik kazı çalışmalarına korona virüs nedeniyle ara verilmiş durumda. Yozgat'ın tarihine ve kültürüne ışık tutması, Türkiye'de turizminin gelişmesi açısından önemli olduğu vurgulanan kazıların ne zaman sonuçlanacağı konusunda kimsenin pek bilgisi bulunmuyor. 

ANTİK PTERİA ŞEHRİ...

2003 yılında Sorgun ilçesi Şahmuratlı köyündeki Kerkenez dağında gerçekleştirilen kazılar sonucunda elde edilen bulgular herkesi heyecanlandırdı. Med’ler ile Lidya’lılar arasında 5 yıl devam eden ve M.Ö. 585 yılı, 28 Mayıs günü Güneş tutulmasıyla sona eren savaşa sahne olan Antik Pretia şehrinde, 7 giriş kapısından biri olan Kapodokya kapısı ortaya çıkartılmaya başlandı. 
Sorgun ilçesine bağlı Şahmuratlı köyündeki Kerkenes dağında 11 yıl önce başlayan yüzey araştırmalarının ardından, geçen yıl sürdürülen kazılara, bu yıl kaldığı yerden devam ediliyor. Arkeolog Ertan Özcan, Kerkenez’deki çalışmaların önümüzdeki yıllarda tarihe ışık tutacağını belirterek, “Kerkenes’deki çalışmalar yüzyıl sürebilir. Ancak, önümüzdeki 10 yıllık süre içerisinde hem görsel açıdan, hem de Arkeolojik açıdan önemli ve yeni bilgilere ulaşılacağını tahmin ediyoruz. Elde edilecek bulgu ve bilgiler Arkeoloji tarihinde de önemli değişimleri gündeme getirebilir” dedi.

BİREBİR UYUMLU

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim görevlisi İngiliz Geoffrey Summers ve eşi Françoise Summers başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında 11’i İngiliz, ABD ve Türk Arkeolog ile ODTÜ’den 5, Bilkent Üniversitesinden 1 öğrenci ile köy halkından 23 işçi görev yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kazı görevlisi Mehmet Kalafat, önceki yıllarda çekilen yer altı fotoğraflarıyla, ortaya çıkartılan birebir ötüştüğünü vurgulayarak, “Jeofizik çalışması yapılan yerlerde yapılan açmalar birebir uyuyor. Arkeolojide bu duruma ender rastlanır” diye konuştu. 

ÖNEMLİ ESERLER BULUNDU

Kazı Başkanlarından Franrçoise Summers, Avustralya Büyükelçiliği’nce sağlanan filansal yardım sayesinde planlı kazı çalışmalarına geçen yıl başladıklarını vurguladı ve önemli bulgulara rastlanıldığını söyledi. Summers’in verdiği bilgilere göre, Kerkenes’deki kazılar sırasında, 7 giriş kapısı bulunan ve 7 kilometre uzunluğunda 7 metre genişliğindeki surla çevrili Antik Peteria şehri Saray yapı grubu ortaya çıkartıldı. Yapılan açmalarda, Bronz Yaban Keçileri figürü, Bronz Fibula, Demir Çiviler, Yanmış Kirişler, Bronz Fildişi Plaka ele geçirildi.

ÜÇ GÖZLÜ CANAVAR

Summers, geçen yıl yapılan kazılarda 3 gözlü küçük bir canavara da rastladıklarını söyledi. Summers, “Kerkenes’deki su birikintilerinin içerisinde yerkürenin en yaşlı canlılarından biri olan ilkel üç gözlü bir kabuklu hayvan türüne rastlanıldı. Anadolu Üniversitesi tarafından türü tanımlanan ve Triops cancriformis olarak bilinen bu küçük canavarlara Türkiye’de sıkça rastlanılmakla birlikte, daha önce Kerkenes’deki varlıkları bilinmemekteydi” dedi.

ANTİK PRETİA KENTİ

M.Ö. 6’ıncı yüzyılın başlarında Med’ler, imparatorluklarını İran’dan Kuzey Anadolu’ya doğru genişlettiler. Med’lerin batıdaki imparatorluklarının korunması ve yönetimi için Kapodokya düzlüğünün kuzey ucunda yer alan Pteria şehri kuruldu. 7 kilometre uzunluğunda olan ve üzerinde sağlam biçimde tahkim edilmiş 7 kapısı bulunan bir surla çevrilmiş olan şehir, bir saray kompleksi ile diğer kamu yapılarına ek olarak merkezi biçimde planlanmış yapı adları içerisinde pek çok elit konut ve gösterişsiz başka yapılar barındırıyor. Med’ler tarafından kurulduktan 50 yıl sonra Lidya Kralı Krezüs tarafından yakılarak yok edilen Pretia Şehri’nin erken örneklerine İran’da da rastlanmaktadır.

TAVİUM ANTİK KENTİ...

Aynı yıl Almanların ataları olarak bilinen Galatların bir kolu olan Trokmilerin başkenti Tavium antik şehrinde 1997 yılında başlayan yüzey araştırma çalışmaları için Prof. Dr. Karl Ştrobel başkanlığındaki ekip Yozgat’ın Büyük Nefes köyüne geldi. Bugüne kadar yapılan yüzey araştırmalarda Ticaret merkezi olan Tavium’da Zeus’un Bronzdan büyük bir heykelinin yer aldığı kutsal alan, darphane, tiyatro salonu, büyük yapı kalıntıları ile idari ve din merkezleri tespit edildi. Hitit (Etiler), Frigyalılar, Med’ler, Lidyalılar, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların hakimiyetinde bulunan Tavium’un en parlak dönemini Galatlarla yaşadığı belirtildi.
1997 yılında başladıkları bölgedeki yüzey araştırma çalışmalarını sürdürmek üzere Alman Prof. Dr. Karl Ştrobel başkanlığındaki 8 Alman arkeolog ve Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi Akif Gaffaroğlu, Yozgat’ın Büyük Nefes köyüne yerleşti. Bakanlık temsilcisi Gaffaroğlu, ekibe 12 kişinin daha katılacağını ve bu yıl 20 kişiyle yüzey araştırması yapılacağını söyledi. 

KUŞAKLI HÖYÜK

Sorgun ilçesine bağlı Büyüktaşlık köyündeki Kuşaklıhöyük bölgesinde 2017 yılından itibaren arkeolojik çalışmalar başlatıldı. İtalya’nın Floransa Üniversitesinden Prof. Dr. Stefania Mazzoni ve ekibi 2014 yılından günümüze Bakanlar Kurulu izni ile kazı çalışmalarına devam ettiriyor. Yapılan kazı çalışmaları başlangıcından 2017 yılına kadar höyüğün doğu kesiminde ortaya çıkarılan Hitit tapınağı ve kuzey kesiminde ortaya çıkan Roma yerleşiminden sonra 2017 yılında höyüğün zirvesinde olduğu tespit edilen Hitit Dönemi sarayının kazısı yapıldı. Kazılara virüs salgını nedeniyle ara verildi.

DİĞERLERİ

Sarıkaya ilçesindeki Roma Hamamı kalıntılarına yönelik kurtarma kazıları ödenek olmaması nedeniyle üç yıldır kazılamıyor. Çeşka Kalesinde yıllar önce kurtarma kazısı yapıldı, toprak temizlendi ama ilgisizlik nedeniyle yeniden eski haline döndü. Mercimek Tepe Höyünün bulunduğu alanın etrafı imara açıldı, konutlarla doldu.