COVİD19 salgını nedeniyle evlere tıkanıp, yarınımız konusunda henüz planlama yapamadığımız, temennilerle yetindiğimiz şu günlerde önemil günleri bir biri ardına geride bırakıyoruz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramından sonra Anneler Gününü de kapalı kapılar ardından, telefon mesajları ile kutladık. Şimdi önce Ramazan Bayramını, ardından da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutlamaya hazırlanıyoruz.

Anaların, babaların, sevginin, yetimlerin, hayvanların, çocukların, kadınların yılın belirli günlerinde hatırlamaya başladığımız, özellikle dini bayramlarımızı tatile çıkma günleri olarak benimseyip, resmi bayramları evde yan gelip yatma günü olarak değerlendirdiğimiz bir dönemde Covid19 salgını ile yüz yüze geldik. Salgın nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda evlerimizi açık bir cezaevine döndürğümüz şu günlerde, unutmaya yüz tuttuğumuz değerlerimizi yeniden hatırlıyoruz.

Marketten aldığımız ürünlerin sağlığımız açısından ne kadar zararlı olduklarını, pandemi süreciyle birlikte artan fiyatlar karşısında çaresiz kaldığımız andan itibaren anlamaya başladık. Son kullanma tarihi çoktan geçmiş olmasına karşın, market raflarına konulduğu gündeki tazeliğini(!) koruyan, koruyucu maddeli gıda ürünleri alırken ''Yenmezse çöpe atarız, zaten sudan ucuz!'' anlayışını bir kenara bıraktık. Şu günlerde,  artan fiyatlara tepkiyi genel olarak gösterip, son kullanım tarihi çoktan geçmesine rağmen bozulmayan gıda ürünlerinin 'Sağlıksız' olduğunu söylüyoruz. Ne güzel...