D ün öğleden sonra yolumuz köy yoluna düştü. Grup köy yolundan ilerlerken, sağlı sollu çalışan insanlarla karşılaştık. Hasat sonrasındaki hummalı çalışmaları gözlemleme imkanı bulduk...
Aynı grup köy yolunu geçen yıl, ondan önceki yılda katetmiştik. Kimi kesimleri simsiyah, kimi kesimlerinde ateşin yükseldiği tarım alanlarının ortasından geçerken, ''Uyarılar fayda etmiyor, başka çözüm yolları bulunmalı'' diyerek başladığımız konuşmalarımızı, kendimizce ürettiğimiz birden fazla formülleri de tartışmaya açmıştık...
 Ne devleti yönetenlerin, ne debizlerin ''Anızlar yakılmasın!'' uyarıları, yaptığı formüller, bulduğu yöntemlerin hiçbirisi etkili olmadı. ''Yakmayın!'' dinildikçe inadına yakıldı, tarım alanları. ''Verim düşüyor, toprağın bereketi girdiyor'' dedikçe, ''Gitsin, zaten ürettiğimiz para etmiyor'' diye yanıtlar aldık...
''İşi Allaha yaptıracaksın!'' diye düşünüp, sonrasında araç içerisinde bulunanlarla paylaştığımda, ''Hayrola abi?'' sorusuyla burun burun buruna geldim. Tarım alanları içerisinde hasat sonrası tarlada kalan anızları toplayan, kimisi tırmıkla topladığı ekin saplarını traktör römorkuna yüklemeye çalışırken, kimisi toplanmış ekin saplarını balya yapanları gösterip, düşüncelerimi sıraladım.
Aradan daha bir yıl bile geçmedi. Geçen yıl yaşanılan kuraklık nedeniyle kış aylarında besi hayvanları için yem bulunamadı. Tarlada yakılan anızlara hücum edildi. Saman fiyatları birden yükseldi, hatta hükümet yem sıkıntısına çözüm bulabilmek amacıyla ithalata yöneldi.
''Kıtlık dedikleri bu olsa gerek'' diye düşündüm. İşte bu yüzden de ''İşi Allaha yaptıracaksın!'' demek durumunda kaldım...
Çiftçi, önceki yıllarda olduğu gibi hasat sonrasında tarım alanlarını ateşe verip, anızlardan temizlemek durumunda kalmıyor. Tarlada kalan anızları satıyor, besicilikte saman olarak kullanıyor. Yakılıp, yok edilen tarlada kalan anız artık Yozgat'ta da para ediyor. Hem de hububattan daha fazla bedelle sapı satılıyor.
Bundan sonra Yozgat'ta kolay kolay anız yangınları ile karşılaşacağımızı sanmıyorum. Bölge çifçisi, geçtiğimiz yıldan itibaren tarlada bırakıp, yakarak temizlediği anızın para ettiğini öğrendi. Cebine para giremeye başlayan çiftçinin, bugüne kadar alışkanlıklarından kolay vazgeçtiği görülmedi. Bundan sonra da alışkanlıklarından kolay vazgeçemeyeceği için, edindiği son para kazanma yöntemine istinaden anız yangınına yönelmeyecektir, yönelenleri uyarıp, gerekirse hakkında dava bile açacaktır.
Zaten, Yozgat'ta çiftçinin alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmediğini bilmekle kalmıyor, ortaya konulan uygulamalardan da görüyoruz. Türkiye'nin en fazla hububat üretimi yapılan illerinden birisi olan Yozgat'ta babadan kalma yöntemlerle, geleneksel üretim yapılmasını önlemek amacıyla uygulamaya konulan projelerin yıllarca bir arpa boyu yol almamasının nedeni de budur.