Dünya gelişiyor, geliştikçe de küçülüyor. Bir zamanlar ‘‘Dünya çok büyük’’ denilirdi, ulaşım sektörünün gelişmesine bağlı olarak dünyanın ‘‘Bir avuç’’ olduğu vurgusu yapılmaya başlandı. Şimdilerde ise durum daha da farklı. Gelişen teknolojie ile birlikte ‘‘Dünya bir parmak dokunuşu kadar’’ noktasına gelmiş durumda.
Yani bir dokunuşta dünyanın dörtbir yanı ile iletişim kurulabiliyor, o yüzden de günümüz çağına ‘‘İletişim çağı’’ adı veriliyor. İletişim çağı hızlı bir gelişme göstermesine karşılık, Avrupa ülkelerinde Eyalet, bölgesel nitelikle yayın yapan gazete ve medya kuruluşlarının yeri doldurulamıyor. Zira, iletişim sektörü doğru ve güvenilir bilgi kaynağı olarak halen yerel düzeyde yayınlanmakta olan gazete ve medya kuruluşlarını görmektedir.
Türkiye’de durum tam tersi konumda. Zira, şuan için geciş dönemi yaşanıyor. Bu da diğer konularda olduğu gibi sancılı geçiyor. Ulusal düzeyde yayın yapan İstanbul basını ve medyası kendi olgunluğunu, çizgisini sürece bırakmış durumda. Anadolu Basını ise devlet yönetimi tarafından dizayn edilmeye çalışılıyor, tarih boyunca. Anadolu Basını ve medyası dizayn edilmeye çalışılırken, atılan adımların önemli bölümü yok edilmeye yönelik, bu da yarın önüne geçilemeyecek sorunların gündeme gelmesinde önemli rol oynayacaktır.
Bugün Yozgat’ta günlük olarak yayınlanan beş gazete bulunuyor. Bulabildiğimiz okurların genel kanaati ise yerel basında yayınlanan haberler ve habere konu olan diğer unsurların birbirleriyle aynı olması yönündedir. Bu da gazetelerin okunma ve takip edilme oranını olumsuz yönde etkilemektedir.
Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim, kurum ve kuruluşların yapmış oldukları etkinliklere yerel basının davet edilmemesi, buna karşılık kurum tarafından hazırlanan haber ve habere konu diğer unsurların servis edilmesi haberde ve dolayısı ile gazetelerde tekdüzeliği de gündeme getirmektedir.
Bu durum da gazetelerde sunulan bazı ayrıntıların da arada kaynamasına vesile olmaktadır. Bulabildiğimiz okurlarımız da, ‘‘Bu yazıya tepki geldi mi?’’ sorusunu yöneltmektedir, gelmediğini bildiği için.
Bu durum sadece Yozgat’ı da kapsamıyor, Anadolu’da durum birbirinden farksız durumda. Hal böyle olunca da, ortaya ‘‘Taraflı, yandaş, içeriksiz, korkak, işine geldiği gibi hareket eden, menfaatçi’’ gibi birçok sıfat gazetelere ve gazetecilere yapıştırılıp, güven duygusunun ortadan kalkmasında rol oynamaktadır.
Halbuki, Avrupa’da yerel düzeyde yayın yapan basın ve medya kuruluşları daha etkindir. İster resmi ister özel kurum, kuruluşlar tarafından yerel basın ve medya kuruluşları ‘‘Gözlemci’’ sıfatı ile tüm etkinliklerde önde olması istenir, beklenir, gerekeni yapılır.
Uzağa gitmeye gerek yok, daha iki gün içerisinde yaşadık. Yozgat’ta engellilerin bir günlük silah altına alınması ile ilgili olarak ulusal basın kuruluşları akredite edilirken, yerel basın kuruluşları davet edilmedi. Çünkü, herşey ‘‘Reklam’’ için, doğru olup, olmadığını tartışmaya açmak bile yanlış bir düşüncedir, bu düşüncenin eseri de ‘‘Yasak Gardaş!’’ mantığıdır...