Geçen hafta sonunda (07.12.2012)Nevşehir Üniversitesi’nin isteği ve daveti üzerine Nevşehir’e gittim. Nevşehir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde İslam Hat Sanatı’nın Estetiği konusunda bir konferans verdim. Başta Rektör olmak üzere Üniversite’nin sanatla ilgilenen bütün personeli ilgiyle, dikkatle izlediler.
Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim,’ben onlardan daha kalabalıktım. Hat Sanatı gibi çok özel, Osmanlıca Arapça, Farsça gibi dillerden birine vakıf olmayan gençlerin Hat Sanatı’nın terminolojisini; estetiğini arka yapısını anlamaları çok güçtü. Konferans’ın ilk cümlesi ‘Nevşehirli Yüksek Mimar Numan Kıyat’ın kimliğini sorgulamakla başladı.
Numan Kıyat’ın Nevşehirli olduğu anlaşıldı da, Yozgat’la ilgisi ne diye soracaksınız. Efendim Kıyat bir müteşair, bir şiir ve şair sevdalısı. Edebi abideler adlı birkaç şiir hitapçığı yayınlamış. Anladığım kadarıyla bütün Türkiye’yi dolaşmış şiir ve şair izlerini sürmüş, bulduğu şiirleri toplamış. Biriktirdiği bu şiir demetlerinin bir vazoda solup gitmesine gönlü razı olmamış memleket kültürüne hizmet etmek amacıyla yayınlamış. Ne diyelim Allah razı olsun. Hakkında ayrıntılı bilgi bulamadığım için Nevşehir’de, doğduğu topraklarda araştırmak istedim. Bu yüzden konferansa onun kimliğini sorgulamakla başladım.
17.07.1975 tarihli Milliyet gazetesinde Şair Numan Kıyat’ın ailesi konusunda bir bir haber yayınlanmış. Hakkında bulduğum malumat bu kadar.
Belli ki Numan Kıyat merhum sıra dışı, farklı bir kişilik, bir meczup, bir mecnun! Ne yazık ki, ne acıdır ki doğduğu topraklarda bile tanınmıyor. İşte bu Numan Kıyat Efendi 1900 lerde Yozgat’a da gelmiş, o günlerin Yozgat’ını şöyle anlatıyor:
“O vakitler Yozgat Orta Anadolu’nun Paris’i idi. Benim aşk mektebim Yozgat’tır. Fazla tafsilata gidemem. Aşk ehli ne dediğimi anlar.”Bu söz bana tokandı Nasıl tokanmasın, duydunuz mu neler diyor? Bak bak Allah’ın daldan eğme sonradan görme Nevşehirlisi’nin yediği naneye!
Seni gidi Muşkara’lı, Katarîne ile dedikodusu hala dillerde dolaşan Damat İbrahim Paşa’nın Torunu!
Demek aşk denilen hala arayıpta bulamadığımız, çözemediğimiz muammayı Yozgat’ta okudun? Demek aşk dersini Yozgat’ta aldım? İyice belledin mi bari? Ezberine aldın mı seller sular gibi? Ee vallahi bi Yozgat’lı olarak kıskandım, adrenalinim coştu, bütün damarlarım kan basıncıyla doldu, tansiyonum fırladı. Adama bakın hiç çekinmeden Yozgat’ta aşk yaşadığını itiraf ediyor. Bereket versin’ki biz de Numan Kıyat’ın hamurundan yoğrulmuşuz Ulu Tanrı bizim hamurumuza da bolca aşk mayası katmış!
Koca Yunus’a aşk konusunda kulak verelim de teselli olalım!
Aşksızlara verme öğüt öğüdünden alır değil
Aşksız adem hayvan olur hayvan öğüt bilir değil
Şaka bir yana ancak aşk_ ki sarmaşık demektir, öyle bir duygudur ki yüreğinde aşk olmayan insan güzeli güzelliği göremez. Plotinus’un dediği gibi aşk bir güneştir. Eğer gözünüz bu güneşten bir parça değilse bakamazsınız, göremezsiniz. Numan Kıyat Yozgat’ta Merhum Avni Doğan’ın şair, âlim babası Hayrullah Efendi’yi tanımış; onun aşk konusunu işleyen bir şiirini yayınlamış.

Hüs-ni hissimdir bana cananı hesna gösteren
Çeşm-i mecnundur gene Leyla’yı Leyla gösteren
Yani bi sevda olan şirin nazar olmazmış.
Aşk imiş Ferhat’a sengistanı sahra gösteren
Agniyaya arz-ı hacet etme müştağni bulun
Hacetin söylemektedir, şahsı edna gösteren
Hayri’den öğren eşirraya müdara mesleğin
Şerden mahfuz olur eşirraya madara gösteren.

Mehmet Hayrullah Efendi(1855-1916) şair, matematikçi, âlim bir Yozgat’lı olarak antikçağdan bu yana tartışılan güzellik öznede mi,yoksa nesnede mi sorusuna, özne tarafını tutarak cevaplıyor bu şiirde. Âşık Veysel Şatıroğlu,(1894/1973) merhum da güzelliğin öznede olduğunu savunanlardan. O da ünlü türküsünde böyle demiyor mu?

Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki Köşk olmasa
Güzellik Öznede mi, nesnede mi, gelde işin içinden çık bakalım?
Ben yıllarca estetik okuttum. Üniversitede konferanslar verdim, zaman zaman, işi kemençeye vurdum. İçinden çıkamadım. Bir gazetenin yayın imkânları sınırları içinde şunları söyleyebilirim; Batı estetiği nesne ağırlıklıdır sanırım, doğu estetiği ise özne. Siz ne dersiniz?