Zulmün anlamından bahseden İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner, “Zulüm sınırları çiğnemek, haktan batıla sapmak, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasına zarar vermek, rızasını almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunmak, güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulamalar anlamındadır” dedi.

Uzuner, zulmü anlattı  (1)

Yozgat'ta denetimler hız kesmiyor! Yozgat'ta denetimler hız kesmiyor!

İnsaf, vicdan ve merhamet duygularının yitirildiği, zulmün sıradanlaştığı ve zalimin destek bulduğu bir çağda yaşandığını ifade eden İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner, “Hak ve hukuk tanımayan zorbalar, çocuk, yaşlı, kadın demeden mazlum Filistin halkının üzerine bombalar yağdırıyor. Gözü dönmüş caniler, yıllardır dünyanın gözü önünde masum, mazlum, zayıf olan tüm Müslümanlara olduğu gibi Filistinli masum kardeşlerimizi katlediyor. Kan ve gözyaşından beslenen caniler, Kudüs ve çevresindeki Müslümanları, baskı ve şiddetle evlerinden, yurtlarından çıkarıyor, yaşama haklarını ellerinden alıyor. Mabet dokunulmazlığını hiçe sayıp Mescid-i Aksâ’nın maneviyatını çiğniyor. Üç semavi dinin kutsal yerlerini barındıran Kudüs’ü, Filistin devleti kendi başkenti olarak ilan ederken, İsrail'de kendi başkenti olarak ilan etmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

Uzuner, zulmü anlattı  (2)

“ÜÇ KUTSAL ŞEHİR”

Müslümanlar için üç kutsal şehrin Mekke, Medine ve Kudüs olduğunun altını çizen Uzuner, “Hz. Peygamber; ‘Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke'deki Mescidu'l-Haram'a, Medine'deki benim bu mescidime ve Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya.’ ‘Eğer Mescid-i Aksa'ya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.’ buyurmuştur. Bu hadis sebebiyle Hz. Ömer, Hicretin 14. yılında miladi takvime göre 636 yılında İslam ordularını Suriye, Irak, Filistin ve Mısır cephesine göndermiştir. Kudüs'te bu seferler sonucunda üçüncü haremimiz olan Mescid-i Aksa bölgesi de artık Müslümanların eline geçmiştir. Peygamber Efendimiz (sav)'e Kuran-ı Kerim tebliğ edilmeye başladığında, en önemli ibadetlerimizden biri olan namaz Mescid-i Aksa'ya dönülerek kılınmıştır. İlk kıblemizin Mescid-i Aksa'nın Kudüs şehrinde bulunması, bu şehrin tüm Müslümanlar olarak kutsallığını açıkça ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)'in en büyük mucizelerden biri olan İsra ve Miraç hadisesi buradan gerçekleşmiştir. 638 yılından 1099 yılına kadar Müslümanların elinde olan Kudüs, 1099 yılında Haçlı orduları tarafından işgal edilmiş ve 88 yıl sonra Selahattin Eyyübi tarafından Kudüs tekrar Müslümanların hakimiyetine geçmiş ve 1917 yılına kadar da Müslümanların hakimiyetinde kalmıştır. Ecdadımız da 1517 yılında fethettiği Kudüs'e tam 400 yıl boyunca Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin iç içe yaşadığı Kudüs'ü adaletle yönetmiş, bu kutsal şehre büyük eserler bağışlamışlardır” dedi.

“MAZLUM KARDEŞLERİMİZİN FERYATLARI KULAKLARIMIZDA”

Ümmet İslam düşmanlarının çeşitli saldırıları ve entrikalarıyla karşı karşıya kaldığını belirten Uzuner “Müslümanlara her türlü zulüm, her türlü tecavüz ve katliam reva görülmekte, zalim güçler konuşurken adaletten ve insan haklarından bahsetmektedirler. Yüzümüzü İslâm dünyasına çevirdiğimizde ne yazık ki birçok yerde mazlum kardeşlerimizin feryatları kulaklarımızda çınlamakta, yüreklerimizi dağlamaktadır. İsrail 30 yılda 10 binden fazla Filistinli kardeşimizi katlederken; ne Ramazan, ne Bayram dinlemeyen zalimler kardeşimizi katlederek zulümlerine devam etmektedirler.Ancak biz biliyoruz ki masumların kanları üzerine kurulu hiçbir saltanat, hiçbir hükümranlık ayakta duramaz. Biz farkındayız ki, imtihan edilmeden üstün gelinemez. Nitekim İmam Şafiî’ye ‘Kişi için üstün gelmesi mi, yoksa imtihan edilmesi mi daha iyidir?’ diye sorulmuş, İmam şu cevabı vermiştir: ‘Kişi, imtihan edilinceye kadar üstün gelemez.’ Ve biz biliyoruz ki, Allah zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir” ifadelerini kullandı.

Uzuner son olarak şu ifadeleri kullandı: “Mümin, zulme taraftar olmaz ve zulmü alkışlamaz. Zulüm karşısında susmaz, zalimin sesi olmaz. Müminin gönlü asla zulme razı değildir. Mümin, hak ve adaletin yanındadır, zulmün karşısında daima dimdik ayaktadır. Mümin, zalime hasım, mazluma umuttur. Yeryüzünün her neresinde olursa olsun kanayan bir yara gördü mü ciğeri yanar. Zira o, Hakka tabidir ve Hak yolunun yolcusudur. Mümin bilir ki hak ve adaletin hizmetinde olduğu sürece Allah’ın rahmeti ve yardımı kendisiyle birliktedir. Hakkı tutup kaldırdığı sürece zalimler asla mazluma ve mağdura zarar veremeyecektir.Mazlumların feryadı arşa uzanırken, ümmet-i Muhammed olarak bir araya gelip zulme ve işgale karşı çıkmak zorundayız. Mazlum kardeşlerimize gücümüz nispetinde destek olmalıyız. Rabbimizin yardımı, müminlerin vahdeti, feraseti, cesareti ve onurlu duruşuyla zalimlerin sonu berbat olacak, huzura ve barışa kastedenler er ya da geç cezasını bulacaktır. Bugün Filistin’de yaşananlar bize önemli sorumluluklar yüklemektedir. Gün, Müslüman idrakiyle yola revan olup Rabbimize samimiyetimizi arz etme, Sevgili Peygamberimizin ümmet idealini kuşanma, kardeşlerimizle bir olma günüdür.” (Melike Aslı Arslan)

Kaynak: İleri Gazetesi