Ve bir sabah yerden on bin metre yukarlardasın uçar adım ve ellerin ellerimde değil başkasına yar, bana el olan acımasız yalnızlığım…
Sakın ağlama bu defa sana inanmam, sakın bir şey söyleme bu defa imkânsız kanmam ve sakın yalanlara ve aldatmalara sardığın ömrümü dizlerinde sallamaya kalkma! Artık gözlerimi asla! Yummam yalnızlığım…
Ne olur git gidebildiğin kadar uzaklara, el sallama, yalandan ağlama, sen sakın benim gözlerimden akan yaşlara bakma, çığlıklarıma, feryatlarıma kanma ve ne olursun artık beni aldatma yalnızlığım…
Kör olur giderim, lal olur sinerim, an gelir Yeniköy’ü, Bakırköy’ü, yaşadığımız ve geçtiğimiz her yönü siler giderim yalnızlığım…
Gözlerime dokunma, sözlerime takılma benim, içimde olanları alma ve uçar ve kaçar adım sorma benim halim sonra konuşma yanar bedenim, kör olur gözlerim, tutmaz dizlerim, kül olur ellerim yalnızlığım…
Bulutların üzerinde, gün doğumlarının peşinde, süzülürken mavilerde, giderken bilinmezlere ve yeni evine, aklına sakın getirme kalan halim ne olur?
Üzülür mü? Düşünür mü?  wÖlür mü diye yalnızlığım…
Sen ne zaman aşktan yana vefalıydın? Ve ne zaman doğrudan yanaydın yalnızlığım? Sonra hangi gün güldürdün? Birde görsen, öldürdüğün aşktan başkası değil, şaşkın yalnızlığım…
Her aşkın bağrı kanar ve
Her aşkın yarası an gelir azar.
Senin benden böyle azar azar azalman yakar yakar yakar…
Ah! Benim ateş,
Gismimi kül sayan yalnızlığım…
BİR SANA RAZIYDIM
Keşke sevmeseydim, görmeseydim seni,
Keşke kördüğüm bağlamasaydım yüreğimi,
Sevda yollarında bitirmeseydim kendimi...
Şimdi, ahlar tühler içinde kalmazdım belki...
 
Keşke sevmeseydim, görmeseydim gözlerini..
Keşke yanmasaydım, keşke yanmasaydık,
Bak şimdi keşkelerin ardında kaldık işte,
Kalmasaydı yarım,
Solmasaydı aşkımız keşke ...

Pişmanlığın, sensiz keşkelerin içindeyim
Girdabına düşmüşüm, aşkının dibindeyim
Ne kadar kaçmaya çalışsam
"o" kadar sendeyim,
Boğulmakta, dehlizlerinde can çekmekteyim...

Ey! Sevgili, gör beni, yüreğim param parça,
Şimdi meçhul yollarda, hayatın sonlarında,
Ne büyük acı "ölüyorum" aşkım başka kollarda,
Suçlumu sahi gözlerim? Sana olan keşkelerim...
Bilmem ne istedin ki bizden,
Masum sevgimizden?
Konuştun durdun, hiçbir şeyi dinlemeden...
Yaktın, yıktın, çaldın, kaçırdın ömrümüzden,
Yükledin sonra boynumuza
bin bir derdi, gittin düşünmeden...
 
Karabasan sözlerin,
uykularımda sıktı boğazımı,
Taş sanıp vurdun da vurdun,
kestin avazımı,
Oysa ki sevdiğim,
sevdiğimi söyleyecektim,
Küstürdün, sensiz nefes almaz,
bu uslanmaz haylazı...
 
Bir sana razıydım ben,
bir sana olmazım yoktu,
Gözlerinle uyur, gözlerinle uyanırdım,
Sözlerinde can bulur, sözlerine kanardım,
Bir sana aldanırdım,
çünkü başkasına güvencim yoktu...
 
Sen benim inançlarımı çalıpta gittin,
Keşkeleri boynuma vebal bırakıpta gittin,
Oysaları ve öteki hayatları
miras saydın da gittin,
Sen beni, ulu orta, düpe düz,
çırılçıplak bırakıpta gittin...
 
Keşke tutmasaydım ellerini,
görmeseydim yalan gözlerini,
Nereden bilebilirdim ki?
Yanmalar bana, yaşamalar sana,
Kalacak şu yalan dünyada
haram olan ne varsa bana,
Hiç inanır, açılır, anlatır, sokulur muydum yanına?
 
Şimdi kül olan benliğimde sensizliğe alışıyorum,
Her sabah ve her akşam kapı kapı dolaşıyor,
Yokluğuna çare arıyor,
yaşamaya çalışıyorum,
Fakat olmuyor işte sevdiğim,
sensiz yaşayamıyorum...
İsmet Polat