İcra edilmiş bir hayatın ortasından ve yolun sonundan sonra onursuzdan hesap nasıl sorulur usta? Eli puşt, gözü puşt, işi gücü puşt olmuştan, şeytana koşulmuştan, onursuz, insanlıktan kopmuştan medet umulur mu usta?
Dağlarıma karlar yağıyor ve bu dağlar çok dumanlı usta. Kalbimin üstüne çığlar düşüyor ve ben yine çok üşüyorum usta...
Her haline dayanılır mı bu hayatın? Ve her derdine katlanılır mı usta?
Yoksa çekip gidilir mi buralardan? Köy türkülerini unutur mu insan, unutur mu usta?
Sahipsiz kentler, sahipsiz insanlar gördüm, sahibi tarafından terk edilmiş
köpekler... Terk etmek, terk edilmek sahiden kolay mı usta?
Ellerim yanıyor ve ellerim bu gece soğuğu hiç hissetmiyor... Oysa ki donmalarda, iliklerime kadar titremelerdeyim... Sahi usta; yanmanın da, donmanın da bir kurtuluşu var mı?
Sahipsiz bir kentli yüreğim ve sahipsiz bir köylü bütün bedenim. Güzel ile
çirkin bir arada nasıl yaşar usta?
Biliyorum, çok merak ediyor, senide bunaltıyorum fakat hainliğin mektebi ve kitabı hiçbir yerde yok ... Kızma senden başkada hiçbir kimsem yok usta... sahbinin verdiği cevap “Borular yetmedi.” olur…
***
* Veteriner hekimim (baytar) ilk yardım aracında “Dostlarınızın dostuyuz.” Ifadesi görülüyordu.
* Anneler ve ilköğretim çağındaki oğulları bay-bayan kuaförlerinde saçlarına şekil verdiriyorlar.
* Babalar ve küçük kızları da tepede toplanıp, topuz yapılan aynı model saçlarıyla boy gösteriyorlar.