Askerim anne,
Gözlerim seni arar her yerde…
Komutan bugün sordu
“ Asker adın ne?”
Adım mı? Dedim…
Sustum anne…
“Evet, adın ne asker?”
Sahi adım neydi anne?
 
İsmet Polat 1979 Urfa
Kısa künyem ve hatıralarım
Hiçbirini unutmadım anne…
Hele ki alnımın yazısı,
Kalbimin sızısı,
Dikili nöbetlerimin tek acısı,
Yüreğimin yangını
“Suzan”
Ah! Kör olasıca Suzan…
 
Unutmadım anne, unutamadım,
Kalbimi avuçlarına teslim ettiğim,
Gönlümü Urfa’da bıraktığım,
Yaralı yanımı…
Ellerimin titremesini,
Yüzümün terlemesini,
Her gördüğümde içimin geçmesini,
Unutmadım anne, unutamadım…
 
Aklımı, fikrimi çalan,
Sonrada başkasına kaçan,
Kör olasıca Suzan
Ve o gün bugün kan kusan,
Hayata bozulan,
İsmimi dahi unutan beni,
Unutmadım anne, unutamadım
Asker ocağında sırtımdan vuran,
Beni çıldırtan, aklımı oynattıran Suzan’ı
Ve nazlı Urfa’mı…
 
Dört kitap üzerine yemin ederim,
Yazdığın mektuplar teselli etmiyor anne,
Kaçan sevdamın acısını dindirmiyor…
Şuracıkta dizlerimi kıran,
Aklımı oynattıran, türlü belalara
Ve şer ve hayır nedir anlamayan,
Beni yaralayan, hançer yaramı
İyileştirmiyor, unutturmuyor hiçbir şeyi anne…
 
Bayraklara sarılı çıktım yollara,
Bayraklara sarılı gelirim bir gün anne,
Hani olur da düşersem şehit,
Sen aklını oynatma anne,
Ben ikimizin yerine çekerim kısa künye,
Öğretirim Suzan’ı bütün meleklere,
Hayır değil ömrüme tehdit,
Söyletirim, ezberletirim meleklere,
Gören, görmeyen bütün yüreklere
Benden el çekip giden Suzan’ı,
Gösteririm bir gün, görmeyen gözlere anne…
 
Ve son vasiyetimdir anne,
Yazdır mezar taşımın üstüne,
Öldürmezdi yüreğimi Suzan,
Söndürmezdi ocağımızı,
Hiçbir şey, hiçbir yerde,
Sen el sayıp, gitmeseydin ele…
 

Ben askerdim, kısa künye çekerdim,
Sen bilmez, anlımıza sürerdin kara leke,
Çıkar sandın, çeker saydın,
Unutur gider, takmaz sandın,
Onun bunun yalanlarına kandın,
Oysaki bende tek candın Suzan…
 
Anne, anne ne olur küsme,
Anne, anne ne olur üzme,
Biliyorum yaptığım işkence
Değil büyük bir bilmece
Kaldıramadım anne,
Unutamadım, unutmadım
Sindiremedim yüreğime,
Razı gelemedim gidişine anne…
 
O biri değildi anne,
O Suzan’ımdı, o canımdı anne,
Canımı yanına kattı da gitti,
El olup, sırtımdan vurup ta gitti…
Kızma ne olur anne,
Dün gece üç beş nöbetinde,
Namlunun göğsünde,
Birkaç (ibne) anası tipliye
Dünyayı dar ediyordum
Elim tetikte…
 
Boşaltmışım şarjörü,
Takmışım otomatiğe,
Vurdum, vurdum,
Unutmadım anne, unutamadım…
Kurşunum bittiğinde,
Düştüm öylece yere
Sonra yine aklıma düştü,
Kanım akarken ılık ılık,
Takılı kaldık ikimizde,
Sen bende, ben kör olasıca,
Aklı onunda bende kalasıca,
Göğsümü kavuran,
Fikrimi savuran Suzan Suzi de…
Dedim ya kanım ılık ılık akarken yerlere
Ben sendeydim anne,
Düştüğüm o vatan kalbinde…
 
Adım mı dediniz komutanım?
Adım İsmet, Soyadım Polat…
1979 Urfalıyım komutanım,
Şimdi şehit defterinde,
Urfa’nın acı günlerinde,
Anacığımın öykünmelerin de,
Kör olasıca Suzan’ın türkülerinde
Ve hainlerin dillerinde komutanım,
Sırtımdan vuranların sözlerinde,
18 Mart şehitleri anma günlerinde,
Gezinip dururum Hilvan’ın ve Harran’ın
En yüksek tepelerinde komutanım…
 
İsmet Polat