15 Temmuz 2016 gecesi ülkemiz bir deprem yaşadı. Türk Milleti kandırılmış asker kılıklı piyonlar tarafından sırtından vurulmaya çalışıldı. Hiç ummadığı bir anda bu millet arkadan hançerlenmek istendi. Yeni bir İstiklal Harbinin yaşanmasına vesile oldu.
15 Temmuzda adına “ Hizmet Hareketi” denen ancak, hizmetten başka her türlü kirli ve sinsi oyuna başvuran bir örgütle tanıştık. Sinsi yapılanmanın gizli bir tezgâhıyla karşı karşıya kaldık. 15 Temmuz gecesi ülke olarak direkten döndük…
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içine sızmış vatan hainleri; kanlı bir girişime başladıklarında aslında sadece bir darbeyi değil, 10 binlerce insanın öleceği bir iç savaşı  planlamışlardı.  Köprü ve meydanlarda fitili ateşleyip, insanları birbirine kırdırmak, sonra da duruma tam anlamıyla el koymaktı. O gecenin kırılma noktası; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyonlardaki halkı sokağa davet eden konuşması oldu. Şayet Cumhurbaşkanımız yakalansaydı, sonuç çok farklı olacaktı.
Eğer darbe başarılsaydı, bombalar patlatılıp iç savaş çıkartılacaktı.  Bu, amansız bir iç savaş demekti. İç savaşın tarafı ülkenin iki silahlı gücü olunca savaşı durduracak bir güç kalmamış, NATO ülkemize el koymaya gelmiş olacaktı. Darbe girişiminin gerçek niyeti; ülkeyi krize, derin karmaşaya ve iç savaşa sürüklemekti. Topraklarımız parçalanacak, iç Savaş çıkarılacak ve Türkiye çapulcuların eline teslim edilecekti. Evet gerçekten de bu denli sapık bir zihniyet, sapık bir ihanet ve sapık bir cemaat anlayışı…Şerefli bir din adamının yapamayacağı ihanet!..              
O gece, PYD'nin silahlı kolu YPG'ye ait ağır silahlar taşıyan ve içlerinde zıhlı araçlar da olan çok sayıda araç sınırımıza dönük bir şekilde bekletildi. Araçlar farları ve kontakları kapalı şekilde bırakıldı. Darbe başarılı olsaydı Türkiye’ye geçip Anadolu’nun içerisine doğru ilerleyeceklerdi.
Darbe girişimlerinin yapılmasındaki amaç; Türkiye Cumhuriyeti’nin halkıyla beraber sürülmesi, geri kalması ve Avrupalıların elinde olmasıdır. FETÖ, o gün sadece Türkiye’de değil sınırda da darbeye kalkıştı. 15 Temmuz’da Türkiye’nin yönetimi FETÖ’ye geçseydi DAEŞ ve PYD Suriye sınırında Hatay’a, Gaziantep’e, Kilis’e, Şanlıurfa’ya saldıracaktı. 15 Temmuz darbe girişimi sadece ülke sınırlarını kapsayan bir darbe değildi. FETÖ 15 Temmuz’da Türkiye’nin sınırlarını da değiştirecekti.
Bağımlı, sömürge bir ülke istiyorlardı. İsrail’in sınırları genişletilsin, Ortadoğu da Abi bir devlet var olmaya devam etmesin, Türkiye umut olmaktan çıksın, ekonomisi bağımlı, fakir ve yoksul bir ülke olarak kalsın. Büyük projelere imza atan, hızla gelişen ve devleşen Türkiye’nin önü kesilsin, zengin kaynaklarına el konulsun ve iç savaşla, kaosla uğraşan bir ülke olsun. Türk ve İslam  dünyası darmadağın kalsın, paralel bir devlet, paralel bir din oluşsun ve İslam yozlaştırılıp “ Ilımlı İslam” adı altında tahrif edilmiş  ve bozulmuş bir din olarak kalsın. Yahudi ve Hıristiyan dünyasının karşısında “ Tek Hak  din İslam “ olmaktan çıksın.      
Bir  olmaktan gayri bir şansımız yok!. Ülkemizi korumak üzere yeniden uyanmak ve vatanımıza sahip çıkmak zorundayız. Yeni bir İstiklal Harbi yaşadığımızı unutmamalıyız. Biz bu mücadeleyi canımız, kanımız pahasına kazanmak zorundayız. Allah milletimize zeval vermesin! Allah bu milleti korusun ve yüceltsin!. 15 Temmuz Şehitlerini rahmetle yâd ediyoruz. Gazilerimize de şükranlarımızı sunuyoruz. 15 Temmuzu unutmadık….Unutturmayacağız!....