Ruh insanın, yürüyen bedeninin kaynağıdır, ayakta tutan güç, şekil veren enerjidir!

Ruhlar tek başına insanı değil, insanlarla birlikte toplumları da oluşturur.

Ruhsuz toplumların bu gün bir bedene dahi layık olamadıklarını, sahip çıkamadıkları acı bir şekilde görüyor, şahit oluyoruz.

O yüzdendir ki insanları var eden ruh, toplumların da en önemli ihtiyaç kaynağıdır.

Ki, bu gün milletler arasındaki savaşın şekli de ruhlar üzerinden dejenere politikası ile yürütülmektir.

 

GELELİM SİYASİ RUHA…

 

Ey ruh, sesimizi duyuyorsan gel ve burada olduğunu ispat et, şeklinde bir çağrışımla ruh sahibi olmuyor siyasi partiler.

Tam tersi toplum siyasi oluşumlara ruhu hiç farkında olmadıkları bir anda veriyor.

Milleti oluşturan ruh bir anda siyasi oluşumlara giydiriliyor.

Milletin sunduğu, emanet ettiği ruhu layıkıyla giyebilen siyasi bedenler muvaffakiyete erişir, bahtiyar olurlar.

Sadece sayısal çoğunluğun getirdiği güçle iktidar olmaz, aynı zaman da muktedir de olurlar.

Şu da bir gerçek ki, o ruha sahip çıkmak, layık olmak, korumak, mevcudiyeti sahiplenmek kolay değildir.

Bu zor yolculukta nefsi hırslarının kurbanı olan, Hak diye çıkıp Batıl’ı kabullenenler, dava yerine ranta bakanlar, dava arkadaşını ihale arkadaşı ile değişenler, hülasa özünde millet ruhundan kopanlar gün gelir ‘ben’ demeye başlarlar.

Benler çoğalırken ‘biz’ler ölür…

Bizlerle birlikte ruh kararmaya başlar.

Karanlık ruhların nereleri tercih ettiği hakikatini düşününce ortaya çıkacak manzarayı tarif etmeme gerek kalmıyor.

Türkiye’de o ruhu kaybeden siyasi oluşumlara çok da yabancı değiliz.

Siyasi konjektör ruhunu kaybeden siyasi partilerin mezarlığı gibidir.

Kimi zaman siyasi partiler daha dış muhaliflerin darbesine maruz kalmadan ‘ben’ hastalığının sebep olduğu ‘iç çekişmelerin’ kurbanı olur.

 

VE AK PARTİ RUHU!

 

AK Parti’de dün çok önemli bir toplantı vardı.

Eksik katılımla gerçekleşse de özünde yaklaşan 1 Kasım seçimleri öncesi AK Parti için anlam ifade eden bir toplantıydı.

Aslında ihtiyaç halinde değil de belirli periyotlarla yapılması gereken çok önemli bir toplantı.

AK Parti’nin eski ve yeni yöneticileri, partiye emeği geçen simalar ‘Vefa toplantısı’nda bir araya geldiler.

Aslında AK Parti tarihinin büyük bölümünde vefa mekanizmasını başarıyla işletmiştir.

Hatta çoğu kez örnek vermişimdir AK Parti’nin siyasi vefasını.

Dün akşamki toplantının açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Harun Lekesiz, aslında Yozgat siyasi tarihi adına çok önemli bir mesaj verdi.

AK Parti’nin 2002 ruhuna vurgu yaptı.

Toplantının özündeki mesajın aslında o ruhu yeniden oluşturmak, o ruhla yeni bir yolculuğa çıkmak olarak yorumladı.

Bu durumda şöyle bir soru çıkıyor karşımıza;

- AK Parti 2002’deki ruhu kayıp mı etti?

Ya da;

- AK Parti kaybettiği 2002 ruhunu mu arıyor?

Veya;

- 2002 ile 2015 ruhu arasında nasıl bir ruh farkı var!

Sözü fazla eveleyip, gevelemeden direk yanıt vereyim isterseniz.

Aslında AK Parti’den kaybolan 2002 ruhu değil, 2002 ruhunu var eden, yaşatılan dava yolculuğunun yerini tam tersi “beklenti” yolculuğu aldı.

Daha net ifade ile; dava arkadaşlığı gitti, beklenti, çıkar arkadaşlığı başladı.

AK Parti’de nefer görevi üstlenen isimlerin bu günden tezi yok, kendi içinde ciddi bir sorgu mekanizması işletmesi, boy aynası tutması gerekiyor!

1 Kasım’a bir aydan az kalmışken bunu yapmanın ne faydası olur diyebilirsiniz?

Aslına bakarsanız zararın neresinden döndüğünüz değil, o dönüşe karar vermenizdir önemli olan!

AK Parti’nin 2002 ruhuna sıkı sıkıya sarılan bu gün partinin önemli kademelerinde çok kıymetli, şuur sahibi insanlar yok mu?

Elbette var…

O ruhu kaybedenler bu gün İl Başkanı Harun Lekesiz’in ‘2002 ruhu ile hep birlikte sıkı sıkıya kutlu yolculukta yürüyelim’ çağrısının altındaki mesajı da çok iyi değerlendirmek zorundadır.

AK Parti’nin en tepesinden en alt kademesine.

Her kim varsa…

AK Parti içinde kimlerin hangi beklenti ile siyaset yaptığını, kimlerin AK Parti rozetini hangi amaçla yakasına taktığını, kimlerin hangi maksatla AK Parti çatısı altında yer aldığını tespit etmek çok da zor değil.

Benim görevim tespit değil, tespite giden yolu analiz etmektir.

Bu gün AK Parti teşkilatlarına mensup insanlardan tutun da, partiye akil adamlık yapanlara kadar, dünkü 2002 ruhuna aykırı, ayrıksı duran kimler varsa AK Parti’nin mercek tutma, en azından kendi içinde tespit etme zorunluluğu vardır.

Ak Parti’nin arayış içerisinde olduğu 2002 ruhunun üzerine farklı beklentilerle beton ruhlar inşa etmeye çalışanlardır 7 Haziran’ın müsebbibi.

 

O RUH NEREDE?

 

AK Parti’nin 2002 ruhu, başlangıç tarihi kadar uzak, bu gün kadar yakın mesafededir.

Aslında çok zor değil bu arayışın çözüm yeri.

Sır; partinin isminde tek başına gizli.

Adalet….

Kalkınma…

Adaletin olduğu yerde; samimiyet olur, halkçı bir yapı hayat bulur, samimiyet vardır, hoşgörü, ayırt etmeksizin şaşmaz bir eşitlik terzisi vardır.

Kalkınmanın olduğu yerde; huzur, onunla birlikte mutluluk ve hakiki tebessümü bulursunuz!

Her ikisinin birleştirdiği partinin özünü oluşturan AK; temizliğin, saflığın, berraklığın ifadesidir.

Bu gün ruh kararmaya başlıyorsa ya ciddi bir temizliğe ya da irkilmeye ihtiyaç vardır!

AK Parti’nin aradığı ruhu bu gün karartan nedenleri çoğaltmak, Yozgat ölçeğinde kişiselleştirmek inanın çok kolay.

Biraz önce de ifade ettim…

İl Başkanı Sayın Lekesiz işaret etti, ben de o işaretin ekseninde dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Bu gün uzattık sözü, önümüzdeki günlerde yine döneriz aynı konuya. 

 

 

……

 

BUNLARI DUYDUNUZ MU?

 

* Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu’nun Yozgat ziyaretinde, Vali Sayın Abdulkadir Yazıcı’nın Roma Hamamı ile ilgili taleplerini basın önünde aktarmasından ilginç bir şekilde rahatsızlık duyan milletvekilini…

 

* AK Parti’nin istişare toplantısına katılmayan eski milletvekili ve parti yöneticilerini…

 

* Yerini garanti gördüğü için hala seçim çalışması başlatmayan millevekilini…

 

* AK Parti istişare toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ile basına poz vermekten mutluluk duyan eski parti yöneticisini…

 

* Sıralamandan dolayı buruk ve umutsuz çalışan milletvekili adayı….

Editör: TE Bilişim