Hüsrevşahi yaptığı açıklamasında, başında olduğu ekiple birlikte 1988 yılında Türkiye’de ilk defa 4 kız kardeşte Keutel Sendromu teşhisi koyduklarına dikkat çekerek, “O güne kadar sadece 6 hastada bildirilmiş olan vaka sayısı bu teşhisle 10’a çıkarılmış ve vaka 1989’da European Journal of Pediatrics’te yayımlandığında büyük yankı uyandırmıştı. Vaka birçok klasik tıp kitabına da girmiştir. Keutel sendromu çok nadir görülen genetik bir hastalıktır. Kızlarda ve erkeklerde görülebilir. İlk kez Alman Dr. Keutel tarafından bildirilen bu hastalığın temeli kıkırdak dokuların sertleşmesidir. Bazı raporlarda bu sertleşmeyi kıkırdaklardaki kireçlenme olarak bildirmişlerse de biz bunun aslında kireçlenme değil kıkırdak dokularının kemikleşmesi olgusu olduğunu, kıkırdak doku biyopsisi ile ilk kez ortaya koyduk. Bu kemikleşme sonucunda çok ciddi akciğer hastalıkları gelişmektedir. Ayrıca kalbe giden damarlardaki darlıklar, zekâ düzeylerinde düşüklük, cilt tutulumu, kansızlık, hipertansiyon, unutkanlık gibi bulgular da bu uzun sürede hastalarda geliştiğini gördük. Bu hastaları 26 yıl boyunca takip ettim. Halen de takip etmekteyim. Hastalar o zaman 6-10 yaşlarındaydı şimdilerde 30 yaşın üzerindeler. Bu kadar nadir görülen bir hastalığın bu kadar uzun süre takip raporu tıp literatüründe mevcut değildi. Bunu başarmanın sevincini yaşıyorum. Son rapor yayımlandıktan sonra 6. Dünya DNA ve Genom Günleri tarafından bu uzun süren takip hakkında konuşmak üzere davet edildim. Nisan ayında Pekin’de yapılacak. Konferansa davet edilmeyi, bu konferansa dünya Nobel ödülleri adaylarının konuşmacı olarak katılacak olmaları nedeniyle, Bozok Üniversitesi ve şahsım için önemli bir başarı olarak algılamaktayım. Son görüşmelerim sonrasında vakaların bildirimi sırasında, hastalardan istemiş olduğum tetkikleri hastane sisteminde girişlerini yapan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Ede, deri biyopsilerini vermiş olduğum bilgiler doğrultusunda değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Sevinç Şahin, hastanın tomografilerini birlikte değerlendirdiğimiz Yrd. Doç. Dr. Yurdanur Akyüz ve deri lezyonlarını tanımlayan Yrd. Doç. Dr. Emine Çölgeçen’e yardımlarından dolayı teşekkür etmek isterim” dedi.
Konu hakkında bir açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Tamer Uçar da bu büyük başarısından dolayı Tıp Fakültemiz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haşim Hüsrevşahi’yi tebrik ederek “Akademisyenlerimiz çalışmalarıyla dünyada ses getirmeye, Bozok Üniversitesi olarak değerimize değer katmaya devam ediyoruz. Bilimsel çalışmalarla akademi dünyasına ciddi katkılar yapıyoruz. Bu başarıları gördükçe Üniversitemiz Yönetimi olarak verdiğimiz desteklerin haklı ve yerinde olduğunu görmek bizleri memnun ediyor. Bu destekler her geçen gün daha da artarak devam edecektir” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim