YÜCE Mevla Kur'ân'ı Kerim'in de şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, ebedi âlem için ne hazırlamış olduğuna baksın...” Peygamberimiz (s.a.s) de  şöyle buyuruyor: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil: Ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan önce sağlığın”
Yıllar geçip gidecek: Mühim olan, günlerimizi, yılımızı nasıl değerlendirdiğimizdir. Zamanın birer şahidi olan ay da Allah’ın âyetidir, güneş de Allah’ın âyetidir. Aslolan, Rabbimizin bir nimeti ve emaneti olan zamanın içini nasıl doldurduğumuzdur. Sayılı nefeslerimizi nasıl ve hangi amaçla harcadığımızdır. Ömür sermayemizin her bir ânını, her bir gününü yaratılış ve varlığımızın gayesine uygun olarak kullanıp kullanmadığımızdır.
Rabbimizin dünya imtihanında bizlere takdir ettiği kısa bir zaman vardır. Bizler bu zamana “ömür” diyoruz. Beyhude geçirilmiş bir hayata ömür denilemez. Ömür, iyilik ve güzelliklerle geçirilmiş bir hayattır. Ömür, insani ve ahlaki erdemlerle tezyin edilmiş- bezenmiş bir hayattır. Ömür, emanet ve sorumluluk bilinciyle iman ve salih amellerle mamur kılınmış bir hayattır.
“Kıyamet günü insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz.” Rabbimiz, malını nereden kazandın, nereye harcadın? Helale harama riayet ettin mi? Yoksulun, ihtiyaç sahibinin hakkını gözettin mi? diye soracaktır bizlere. Zira mal, servet, her türlü imkân ve kazanç Yüce Rabbimizin bizlere birer emanetidir. Bütün bunlar zihnimizi, kalbimizi, geleceğimizi esir almamalıdır.
Rabbimizin huzurunda bizlere sorulacak bir diğer soru ise, َilimle ilgilidir. O gün şu sorulara muhatap olacağız: İlminle amel ettin mi? Onu insanlığın hayrı ve yararına mı kullandın, yoksa kötülükler için bir silaha mı dönüştürdün? İlmin, insanlar arasında güzelliklerin yayılmasına mı vesile oldu, yoksa onu fitne, fesat ve bozgunculuğa mı vesile kıldın? Sahip olduğun ilim, bilgi senin hayatına, ahlakına, ilişkilerine rehberlik etti mi?
Aslında Ömür kul için bir sermayedir: Her yılın sonu, yeni bir yılın başlangıcıdır. Öyleyse bu yeni başlangıcı vesile kılarak hadiste dile getirilen soruları kendimize yeniden soralım. Unutmayalım ki; ömür sermayesinden geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış gayesini unutarak, değerlerimizle örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayr-i meşru tutum ve davranışlar sergilemek bir mümine asla yakışmaz. 
Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür.
Yüce Rabbimiz, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli yaşayabilmeyi bizlere nasip eylesin. Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yaşamaktan hepimizi muhafaza etsin. Sağlıklı bir hayat, hayırlı bir Ömür ve iki cihanda mutluluk nasip eylesin. Kendini unutan değil Hakkın rızasına uygun yaşayanlardan kılsın. Mevlâya  kul, Habibine ümmet Olmayı nasip eylesin inşallah!.. ibadetleriniz makbul, dualarınız da kabul olsun. Hayırlı cumalar dileğimle.