Okulların yarıyıl tatilinde şehir kültürüyle tanışmayan mütevazi bir ailede yaşayan Köy çocuğu Salih… okul başarısından dolayı şehre gezmeye götürme ödülüyle… yaşanmış bir öğretmen ve öğrenci sevgi tatili.
Yozgat’ın çamlığını beyaz bir duman bürümüş hoş bir manzara oluşturuyordu.
Köy otobüsünden indikten sonra ekmek fırınına uğradık.
Sıcak sıcak somun ekmeklerden aldık.
Çok güzel renk cümbüşüyle süslenmiş, ördek sesi çıkaran kornasıyla da dikkati çeken  ve iki atlara koşulmuş  bir faytona… binerek eve geldik.
Çok heyecanlanmıştım, öğretmenim kapının zilini çaldı. İçerden beyaz sakallı Hacı Amca kapıyı açtı, bizleri  içeri davet etti.
Hacı Amca’nın hanımı olacak teyze de geldi. Öğretmenim bana dönerek:
Bak “Salih, bunlar annemle babam.”dedi.
Anne ve babasına da:
Bu da benim akıllı öğrencim, ama şimdi arkadaşım… dedi.
Ben anne ve babasının ellerini öptüm. Onlar da beni öptüler. Hacı Amca bana köyde olup bitenleri sorarken, öğretmenim ve annesi kahvaltı hazırlamak için gittiler.
Sorular, cevaplar... Derken bende kendime gelmiştim. Yan odanın kapısı açıldı. Genç bir kız gözlerini ovalayarak yanımıza geldi. Hacı Amca beni kasdederek:
“Bak kızım misafirimiz var.”dedi.
Bana “hoş geldin.”dedikten sonra o da mutfağa gitti.
Hacı Amca bana: “Radyoyu açayım mı?”diye sordu.
Kafamı sallayarak “evet” dedim. Radyo çok büyüktü, annemin çeyiz sandığına benziyordu. öğretmenim:
“Kahvaltı hazır, haydi mutfağa.” dedi.
Oturduğumuz yerden mutfağa geldik. Masa, sandalyeler, masanın üzerinde kahvaltılık için her şey vardı. Sandalyeye oturduktan sonra yine düşünmeye başladım.
“Biz yerde oturur düğürcük… çorbası yada herle… yerdik. Demek ki öğretmenlerin kahvaltısı böyle olmuyormuş.” diye düşünürken, öğretmenim:
“Haydi Salih, hangisinden isti yorsan ye, karnını doyur, daha yapacak çok işlerimiz var.”dedi.
Kahvaltı bitti. Daha önceki oturduğumuz odaya geldik, “Hacı Amca, sizin bu sedirleriniz çok güzelmiş.” dedim. Hacı Amca gülerek: “Onlar sedir değil, koltuk” dedi. Keşke bizimde böyle koltuklarımız olsa diye düşünüyorum, bir taraftan da odanın içini seyrediyorum.
Öğretmenim, yanıma gelerek;
“Salih, sen, ben, bir de arkadaşımı alarak hamama gideceğiz.”dedi.
Arkadaşını da  alıp hamama gittik. Hamamda odalardan birine geçtik. Öğretmen, kardeşi ve arkadaşı soyundular. Üzerlerine hamamda verilen bezleri sardılar.
Ben çok utanıyordum, gözlerimi yerden kaldıramıyordum.
Bana dönerek;
“Haydi soyun.”diyorlar. Ben;
“Hayır.”diyorum ve bana ısrar Sonunda; “Biz ilerde yıkanmaya  gidiyoruz, sen de soyun, o havlu ile sarın, yanımıza gel.” diyerek gittiler.
Biraz düşündükten sonra soyundum, bana verdikleri bezle yani havlu ile sarınıyorum. Yukarı çekiyorum, alt tarafım açıkta kalıyor, alt tarafı çekiyorum üst taraf açıkta kalıyor. Havluyu kenara bırakıp, elbiselerimi geri giydim. Kısa zaman sonra yanıma geldiler.
“Neden gelmedin? Haydi seni bekliyoruz.”dediler.
Ben “utanıyorum”dedim. Ne yaptılarsa ikna olmadım. Yani anlayacağınız Hamam sefası tatsız da olsa sona ermişti.
Eve yürüyerek gidiyoruz. Bir taraftan da bana takılıyorlar;
“Bu erkek adam, bayanların yanında soyunur mu?”diye.
Eve geldik beni evdekilere şikayet ediyorlar, soyunmadı, yıkanmadı diye. Hacı Amca
“Olsun, önemli değil, çocuğu fazla sıkmayın.” diyor.
Akşam oldu, yemekler yendi. Uzun sohbetten sonra yataklarımız hazırlandı. Haydi herkes yatağına. Bana da yer gösterildi. Ben pantolonumu, çoraplarımı çıkarıp yatağa yattım. Uykuya dalacakken öğretmenim;
“Birlikte yatacağız.” diye benim  yatağa yattı. derin ve tatlı bir uykudan sonra sabah olmuş, kahvaltı hazırlanmıştı. Kahvaltı sonrası öğretmenim:
— Bugün ne yapalım? diye bana sordu.
— Bilmem!
— Çarşıda alış veriş yapıp, sonra da sinemaya gidelim
mi?dedi.
— Evet.
Hamam, alış veriş, sinema, derken yarı yıl tatili de böylece bitmişti. Vedalaşmalar yapıldı, teşekkürler edildi. Köy otobüsünün hareket edeceği yere gelip otobüse bindik.
Otobüs hareket etti. Köye doğru yolculuğumuz sürerken, ben arkadaşlarıma ve anneme tatilde yaşananları ve gördüklerimi anlatmak için kendimi hazırlıyordum. Yorucu yolculuktan sonra köye gelmiştik.
Öğretmenim beni anneme teslim etti. Ben de teşekkür ederek oradan ayrıldık.
Mahallede arkadaşlar etrafımı çevirdi. Adeta soru yağmuruna tuttular. Annem
“Bırakın, daha sonra sorarsınız.” diyerek oradan ayrılıp eve geldik.
Yağmurdan kaçarken doluya yakalandık, şimdi de annem soruyor. Az da olsa cevap veriyordum.
Bu tür ödüllerin… ve öğretmen öğrenci sevgisini yaymaları eğitim adına hoş olur diye düşünüyorum.
Selam ve dua’larımla.