MART ayında İstanbul sokaklarında nadiren rastladığım ağaçlar çiçek açmaya başladığında, mutluluk ve özlem duygusunu aynı anda yaşadım. Akciğerlerimin yıllardır aradığı oksijeni bulamadığı için sitemini, bir anlık solunum problemi yaşadığımda ise öfkesini anladım. 
Heybetli incir ağacıymış nefes, kiraz ağacıymış al al, elma ağacıymış kurduyla haşır neşir, erikmiş, kaysıymış nefes…
Nefes tek bir şeymiş, yeşilmiş.
Sabahın yedisinde, İstanbul yollarında yolculuk ederken çiçek açan ilk ağacı gördüğümde nasıl heyecanlandım bir bilseniz. Bir çocuğun, parka gidince duyduğu heyecan gibi yüreğim kıpır kıpır oldu.
O an sanki içimden bir ses sistemi kuruldu dışıma, yüksek sesle ve heyecanla “Ağaçlar çiçek açmış!” dedim. Önümüze çıkan çiçek bahçesine dönüşmüş tek tük ağaç, sevinmeme de yetmişti, hüzünlenmeme de.
Çiçeklenmiş her ağaca araç uzaklaşıncaya kadar heyecanla bakıp, hüzünle geride bırakmak; doğduğum Çekerek topraklarına hasretliğimin bir delili gibiydi. Çünkü, betonlar arasındaki ağaca hasret yüreğim Çekerek’te doyuma ulaşabilmiş; çiçeği ağaçta, meyveyi dalda, kurtlu elmayı yerde görme mutluluğum orada kalmıştı. Yüreğim orada, aklım orada…
Doğaya kardeşliğimiz bitti, yeşile hasretliğimiz arttı.
***
Sarının hakimiyetine gebe günlerdeyiz.
Sancıları artan yapraklar son günlerini yaşıyorlar. Dallarda kalanların böbürlü son tutunuşu. 
Sarıya çalan yaprağın yere düşerken hissettiği hüznü.
Yaprağın dala vedası.
Hoş geldin sarı kızım!
Hoş geldin sonbahar!

***
BALKON HASADI 
BAŞLADI

Korona virüsü nedeniyle sokağa çıkma yasakları gelince, mart ayından sonra ülkemizde balkon tarımı başlamıştı. 
Özellikle büyük kentlerde yaşayan insanlar, kendi bahçesini balkonunda kendi yarattı. Soyduğu patatesin kabuğundan patates, biber çekirdeğinden biber yetiştirdi. Kavun, salatalık, tere, roka ve daha birçok sebze hangi şartlarda yetişir, güneşi seven bitkiler hangileridir, hangi bitki çok sulanmalı, hangisi az sulanmalı? Tarımla ilgili birçok şeyi, balkonunda bir kova toprakla öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor balkon bahçıvanları.
Covid-19 sürecini tarımı öğrenme adına değerlendirenler için artık hasat zamanı.
Kendi eliyle yetiştirdiği bir kilo biberi, üç beş domatesi altın değerinde görüyor balkonun emektar işçileri.
Biz balkon çiftçileri, balkonda yetiştirdiğimiz bir adet domatesi alın terimizin ürünü olduğundan yemeye kıyamıyorken, tarlasında güneşin esmerleştirdiği tarla çiftçileri torbalarla alın terlerini döküyorlar.
Döküyorlar emeklerini!
İzmir’in Torbalı ilçesinde bir çiftçi, satamadığı domatesini yol kenarına döküyor.
Şanlıurfa’da patatesler sıcak nedeniyle tarlada çürüyor.
Bursa’da soğan üreticisi, 10 kuruşa müşteri bulamadığı soğanını yoldan geçenlere bedava dağıtıyor.
Böyle giderse birçok çiftçi tarladan balkona terfi edecek, yetiştirdiği bir kilo soğanı, üç beş patatesi çürümeye fırsat vermeden bizim yaptığımız gibi kendi yiyecek.
Avazımın çıktığı kadar bağırıyorum: “Çiftçinin şevki kırılıyor.