11 haziran 2005 / İleri Gazetesi Yazar’ı ve Yozgat Yazar’lar birliğinin başkanı sayın Ahmet Sargın hoca’mın yazdığı! Bu  gazete’nin sıcacık köşesinden!.. Yıllar önce bu fakirden bahsetmiş! Arşivlerimden bularak  O’na!..  Saygım ve Sevgimle birde Vefa! örneği olsun diye köşesinde o zamanki yazısını noktasına virgülüne dokunmadan siz güzel okuyucularımla paylaşmak istedim.
Ahmet hocam siz Sarı Çiğdem’den etkilenerek yüreğinizdeki o engin Sevginle ne kadar etkilendiğini yazmışsın. Bu fakirde sizin satır!.. altlarındaki hazineleri!.. buluşunuzdan  ve damla damla dökülen göz yaşlarınızda  bizleri etkiledi!, teşekkürler Ahmet Sargın ,hocam..   
Hamit uzun ve Sarı Çiğdem!.
Yozgat sürmeli festivali bünyesinde açılan ekonomi fuarı gezerken tanıştım,Hamit uzun’la! İzmir den katılan çağdaş Yozgatlılar derneği standında, tekerlekli sandalyesine oturmuş,kitaplarını pazarlıyordu; ‘Düven dişleri  Roman’ı ile Sarı Çiğdem kitabını!... birisini imzalatarak ben satın aldım Sarı Çiğdem’i de o,kendisi hediye etti!..
Sarı Çiğdem’i okuyayım, dedim! Nede olsa benim Çocukluk anılarımı canlandırıyor. Çiğdem kazarak  dolaştırdığımız Çocukluk günlerimizi!.. Bir haftada  okuya bileceğimi düşündüm. Elime aldığımda akşam saatiydi, işimde aceleydi! Ama yanılmışım işimi gücümü erteleyip bir çırpıda okudum Sarı Çiğdem’i hem de göz yaşları içinde!.. Kitap bitmiş ancak göz yaşlarım dinmemişti!.. utancımdan defalarca elimi-yüzümü yıkadım…
Evet Sarı Çiğdem bana Çocukluğumu hatırlattı, bu doğru! ama Hamit uzun un Çocukluğu yüreğime bir bıçak gibi saplantı verdi. İçimi acıttı  doğrusu!.böyle bir Kader’i yaşamak zorunda kalan kardeşimi,hem şehrimi düşündüm!. Onun elinde olmayan yazılmış bir Kader! Ve Hamit  uzun bu filmin zorunlu oyuncusu olmak durumundaydı!  Hem de ilkokul yıllarında, minicik elleriyle hayatını kazanmak zorunda kaldığı yıllarda!..
Size  nasıl anlatsam ki bu Sarı Çiğdemi!..mutlu bir Köy hayatının başladığı dönemde baba Yozgat’a bir işe alınacak oluyor. Ama o Köy yaşamını tercih ediyor. Sonra kendi içinde, mutlu bir aile!.. Aniden apantisi patlayan babanın ölümü ve ailenin yıkılışı!.. ardından küçük Çocukları ile hayatta yapayalnız kalan annenin dramı!  Evlenme zorunda kalışı, çevrenin baskısı dedi koduları ve geçimsizlik kandırılan kadının intikamı ve mahpushane yolu!..
Çocukların yaşam mücadelesi, emmileri dayıları yanında!.. yada yetimler-öksüzler yurdu!..Hamit Uzun bu mücadeleye yenik düşüyor! Ankara da bir marangoz çırağıdır o! Fakat acı Kader peşini bırakmıyor. Namusunu, şerefini koruma uğruna atladığı apartman  katı onu beton zemine insafcızca atıp sakat bırakıyor!.. iki bacağı sakattır artık. Ama hayatta mücadeleye devam etmesi gerekiyor.                    Ne yazık ki,onu önce eşi terk edip yalnız-yapa yalnız bırakıyor! Çiledir bu, çile yumağını öre öre bitirebilirsiniz bu insafsız hayatın! Hanımının ayrılmasını olgunlukla karşılıyor. Ama mücadeleye devam!..
Onu görenler ağlıyorlar; “vah, yazık çok gençmiş” diyorlar!  O ise hep Allaha dua ediyor, yalvarıyor; “Yarabbi sen hekimler hekimisin bana yardım et!. diye, hastane günleri onun için unutulmaz günler oluyor!.. kardeşlerin okul mücadelesi, annenin hapishane  günleri ve sonrası geçim için çalışmak zorunda kalışı!..
Deli Erdal da bu işe akıl sır erdirememiştir; “ağabey sen hala ölmedin mi? diyor ve  “ağabey ölmemiş ,ağabey ölmemiş! diye türkü çağırarak dolaşırken ağabeyde  Allaha dua ediyor “O (insanları)  Allah için Sevseler  menfaat sız  sevmeyi doya doya yaşasa İnsanlar!, diye.
Hamit uzun’u size nasıl anlatsam’ki? Anlatabileceğimi sanmıyorum. Onun hayatı bir Roman! Onun hayatı yaşanılmak istenmeyen bir garip macera!  Kim böyle bir hayatı yaşamak ister? Sarı çiğdem! İşte bu hayatı anlatıyor. Hem de yüreğimizi  burkarak,acıtarak!..
Hamit uzun 1 ocak 1959 da Yozgat Karga Köyünde doğmuş! 1973 de annesinin hapis’e düşmesi sonucu Ankara’ya dayısının yanına gitmiş. Marangoz çırağı olmuş! 10 şubat 1986 da balkondan düşerek boynu kırılmış ve ömür boyu sakat kalmış. Şuan hayatını tekerlekli sandalyede devam ettiriyor. Annesi sağ, birde ona gözü gibi bakan fedakar oğlu hayatta!..
Sarı çiğdem gerçekten içimi çok acıttı!.. henüz Düven dişleri!..  Roman’ını okuyamadım! Sarı Çiğdem’in hikayesinin bu denli acıklı olduğunu bilmiyordum!.. bilmem okumak istermisiniz?..
Ahmet Sargın. 
 Diye bitiriyor. Bizleri Yozgat’ımızın bu güzel özgür “İleri” ismini taşıyan gazetemizde! yıllar sonra köşe yazar’lığında komşu! Olarak “komşu komşunun kül’üne muhtaç” diyerek  yüreğimizden gelenleri Kalemimizle!.. Yanlışlara dur diye bilmeyi haykırıp!.. Güzellikleri de  örnek göstermemizi sağlayan; Rabbimize şükrediyor ve İleri gazetesine tekrar minnettarımızı sunuyoruz.                           
 Selam ve dua’larla kalın.