Kişisel gelişim kitaplarının sayısı, hem bizim ülkemizde hem de daha birçok ülkede neden oldukça fazla bir fikriniz var mı? “Demek ki okunuyor” dediğinizi duyar gibiyim. Peki kişisel gelişim nedir bu konuda bir bilginiz var mı?
Kişisel gelişim: İnsanın bulunduğu hal ve durumundan, kendisinin en yüksek potansiyelini ortaya çıkarmasıdır.
En kısa ve açıklayıcı yorumu bu şekilde. Sıradaki sorum şu; kimler neden okur bu kitapları? Başarılı insanlar mı, yoksa hayatı boyunca istediği başarıyı elde edememiş kişiler mi? Bana göre her iki durumda olan kişilerde okur ama en fazla okuyanlar kimler diye sorarsanız; “başarı”yı gerçekten önemseyen insanlar derim tereddütsüz. Bu soruyu çevremdeki insanlara sordum ve değişik cevaplar aldım. Birisi “kendine güveni zayıf insanları gaza getirmek için yazılıyor bu kitaplar. Kişiler çevresinden göremediği desteği bu kitaplarda buluyor” dedi. Bir başkası “kişinin hedeflerini gerçekleştirmesi konusunda doğru yolu gösteriyor” dedi. Bir başka kişi ise; “gereksiz kitaplar bunlar, sonuçta her insanın hayat şartları aynı değil ama herkese aynı tavsiyelerde bulunuyorlar bu kitaplarda” dedi.
Ve bende diyorum ki; eğer özgüven yetersizliğiniz varsa, yapmak istediklerinizde kararsızlık yaşıyorsanız kesinlikle ama kesinlikle okumalısınız kişisel gelişim kitaplarını. Böyle bir durumunuz yoksa da okumalısınız. Hedefinize değişik yollardan ulaşmaya çalışmak sizin içinde iyi olacaktır. Eğer başlangıç olarak doğru kitapları seçerseniz; bu tür kitapları okumaktan vazgeçemeyeceğinizden eminim…
Türkiye’de benim aklıma ilk gelen kişisel gelişim yazarları; Muhammed Bozdağ, Doğan Cüceloğlu, Mümin Sekman ve Üstün Dökmen. İsmini saymadığım kişilerde iyi yazmışlardır mutlaka... Ben bu saydığım dört ismin kitaplarını yıllardır okuyorum. Televizyon ekranlarında çıktıklarında anlattıklarını can kulağıyla dinliyorum. İnsanlara faydalı telkinlerde bulundukları içinde çok teşekkür ediyorum kendilerine.
Herkese olumlu düşüncelerle geçireceği, başarılı, mutlu, huzurlu bir hayat diliyorum… Kişisel gelişim yazarlarının da istediği gibi…

HAYATA KENDİNDEN BİR ŞEYLER VER

Sen hayatı etkile ki hayatta sana gülümsesin. Bugün beklentin olmadan iyilik yap mesela. Öyle hayat kurtarman, cebindeki tüm paranı harcamanda gerekmiyor bunun için. Küçük bir çocuğu sevindir iki lira harçlıkla; bir çikolatayla... Yaşlı bir kişinin derdini dinle, yaralı bir hayvana iyileşmesi için yardım et; karnını doyur. Yalansız bir gün geçir… Kendinde dahil hiç kimseyi kandırma. Emek vermeden yemek olmaz bunu hatırlat kendine. Tevekkülü öğren ve öyle yaşa. Eğer mümkünse bir iyilik daha yap ve çevrende bunu bilmeyenlere de öğret. Kibirlenme üstün yanlarını fark ettiğinde. Tanımadığın insanlara “merhaba, iyi günler” demekten çekinme. Sinirini başkalarından çıkarmaktan vazgeç… Gel bugün hayatı etkile ve sonra iste ne isteyeceksen hayattan… Vermeden almak olur mu hiç? İyi niyetini ver verecek bir şeyin yoksa bile… Şükret mesela, dua et inanarak… İyi bir anne, iyi bir baba, iyi bir kardeş, iyi bir eş kısaca iyi bir insan ol… En büyük meziyetin bu olsun, gerisi zaten istediğin gibi olur inanırsan…
Hayata kendinden bir şeyler ver; güneş gibi sıcaklığını, bulut gibi yağmurunu, toprak gibi mahsulünü, hava gibi rüzgârını, insan gibi güzel yüreğini…
Gel bana kızma nasihat eder gibi cümleler kullandım, senli benli konuştum diye… Kendime de verdiğim telkinleri sizlerle paylaştım tüm samimiyetimle o kadar!