3 Mayıs Türkçülük Bayramı münasebetiyle yazılı bir açıklama yayımlayan Türk Ocağı Şube Başkanı Necati Şahin, Mayıs ayının tarih boyunca sevinçle ve kutlu hadiselerin müjdecisi olmuş, Türk tarihinde önemli zafer, şahlanış, başarı, diriliş ve kendine dönüş hareketlerinin gerçekleştiği dönüm noktalarıyla süslü bir ay olduğunu söyledi.

            Mayıs ayının Türk tarihi açısından önemine değinen Türk Ocağı Şube Başkanı Necati Şahin; “Akınlar, fetihler, çağ açıp kapamalar, kurtuluş hareketlerinin başlaması, silkiniş ve millî benliğe dönüş hep Mayıs ayında vuku bulmuştur” dedi.

            Mayıs ayının önemli olaylarından 3 Mayıs 1944 tarihine dikkat çeken Şahin; “3 Mayıs 1944, aziz milletimizi sahip olduğu değerler manzûmesiyle beraber ebediyete kadar yaşatma ve yüceltme ülküsü olan Türk Milliyetçiliğinin şeref nişanı kabul ettiğimiz şanlı bir tarih ve bir o kadar da hazin bir gündür... 3 Mayıs, millî değerlerin yıkılmak istendiği, Türk Dünyasıyla alâkalı görüş bildirmenin suç sayıldığı, Türk ismini Marksist bir bataklıkta çürütmeye yönelik tezgâhlara karşı; millî bir refleks olan Türk Milliyetçiliğinin şahikalaştığı bir gündür” dedi.

            3 Mayıs 1944’de yaşanan olay hakkında bilgi veren Şahin, şunları söyledi: “Gazi Mustafa Kemal'in ölümünden sonra Batıcıların devlet politikasındaki etki alanı daha fazla artmış, İnönü idaresindeki tek parti yönetimi, devletin millî kültür politikalarını değiştirmiş, kozmopolit, materyalist ve ateist düşüncelerin hâkim olduğu bir siyâset takip etmeye başlamıştı. Türk Devleti'nin kuruluş ilkelerinde büyük sapmalar meydana gelmiş, millîliğin yerini enternasyonalizm, milliyetçiliğin yerini sosyalizm almaya başlamıştı. Dış siyâsetteki bağımsızlık anlayışı dumura uğramış, Esir Türkler'le alakalı şahsiyetsiz politikalar uygulanmış, devlet kademelerindeki Marksist kadrolaşmalar had safhaya varmış, mecburi kültür değişimini gerçekleştirmek için tepeden inmeci ve jakoben baskılar zirveye çıkmıştı.

            Bütün bu gayri milli uygulamalar ve milli kültürden kopmalar karşısında Hüseyin Nihal Atsız, ilki 1 Mail 1944 tarihli Orhun Dergisi'nin 15. sayısında , ikincisi ise 21 Mart 1944'te kaleme alınıp 1 Nisan 1944'te yayınlanan Orhun Dergisi'nin 16. sayısında olmak üzere dönemin Başbakanı Rüştü Saraçoğlu'na iki "Açık Mektup" yazmıştı.

            Atsız, ilk mektubunda "Türke Doğru" isimli bir eser neşreden İsmail Hakkı Baltacıoğlu'na karşı Eminönü Halkevi'nde cereyan eden müessif bir hâdiseyi anlatarak, liselere kadar inen Marksist tehlikeye dikkat çekmiş, ikinci mektubunda ise isim isim bazı komünistleri zikrederek, müseccel bir Marksist olan Sabahattin Ali'ye Maarif Vekâleti'nde görev verildiğini sormuş, yapılan komünist faaliyetleri çok tafsilatlı bir biçimde anlatmış ve tedbir alınması için Başbakanı uyarmıştı.

            Bu mektuplar iktidarı rahatsız etmişti. Başta Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ve o günlerde Ulus Gazetesi'nin başında bulunan Falih Rılkı Alay"m teşvikiyle, Sabahattin Ali, Nihal Atsız'ı mahkemeye verdi. Ankara Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bu dâva 26 Nisan 1944'te haşladı. İlk duruşmada milliyetçi gençler mahkeme salonunu tıklım tıklım doldurdu. Bu dava iki şahsın değil iki inancın çarpışmışıydı. Dâvanın ikinci celsesi 3 Mayıs 1944"e talik edilmişti.

            Dâvâ Milliyetçilerle Marksistleriıı mücadelesine dönüşerek, her iki grubun gövde gösterisi şeklini almıştı.

            Nihal Atsız'm "bu dâvanın ikinci celsesi için"Aııkara'ya geleceğinin Osman Yüksel ve arkadaşları tarafından üniversite öğrencilerine duyurulması, Ankara (.arı'nın binlerce milliyetçi gençle hınca hınç dolmasına yol açtı. Ve 3 Mayıs'ta, Atsız ve Türk Milliyetçileri lehinde Ankara Garı'nda ve mahkeme salonunda yapılan gösteriler millî bir heyecana dönüşmüştü. O günkü idare bu millî refleksi, organize bir isyan hareketi saymakla kalmamış, zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Maarif Vekili Masan Âli Yiicel de yaptığı konuşmalar ve verdiği beyanatlarla Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerini suçlamış, "Irkçılık ve Turancılık" olarak tahkir etmeye (!?!) kalkışmıştı. Şeflik döneminin baskıları neticesi, mahkemenin istikâmeti değişmiş , gerçekler iftira ve yalan perdesiyle örtülmüş, hâdiseler Türk Milliyetçilerinin aleyhine çevrilmiş, bu millî heyecan ve refleks "İrkçılık - Turancılık" davası diye yaftalanarak kötülenıııek istenmiş, mahkeme "Türk Milliyetçiliğinin mahkum edilmesi" şekline dönüşmüştü.”

            Şahin 3 Mayıs’ın yıldönümünde şu mesajı verdi: “Türk milliyetçilerin yazdığı destanın 67. yıldönümünde, 3 Mayıs 1944 günü Ankara’da yapılan kutlu nümayişi bir kere daha yad ederken, Yozgat Türk Ocağı olarak bu dava uğruna hayatını vakfedip fani dünyadan baki aleme göçenlere Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyor, hayatta olanlara da sağlık, sıhhat ve en kalbi şükranlarımızı sunuyor, milletimizin 3 Mayıs Türkçülük Bayramı’nı kutluyoruz.”

 

Editör: TE Bilişim