Tuncal, sağlıkta şiddet cinayetlere kadar uzanıp, çalışanların kafasında kaldırım taşı kırıldığını, gruplar halinde saldırıların yaşandığını, bir vahşet boyutuna taşındığını ileri sürdü, darp etmenin yanı sıra ısırma gibi vakaların da görülmeye başlandığını kaydetti. Tuncal, ‘’Vatandaş şiddeti adeta bir tedavi yöntemi gibi kullanmaktadır. Şiddet uyguladığında, hastaneyi birbirine kattığında sağlık hizmetlerine daha kolay ve hızlı ulaşabileceği gibi tuhaf bir anlayışa sahip olmuştur. Şiddet uygulayanların adliyenin kapısından elini kolunu sallaya sallaya çıktığı ancak yoğun bir kamuoyu baskısı olursa tekrar gözaltına alınıp tutuklandığı tuhaf bir adalet düzeni yaşanmaktadır. Tüm bunların yanı sıra sağlık çalışanlarına karşı bir linç, kültürü geliştirildiği de göze çarpmaktadır. Başkası adına ilaç yazdırma isteğini reddeden bir aile hekimimiz olay sonrasında yaşanan gelişmelerin suçlusu olarak gösterilmiştir. Sadece mevzuatı uyguladığı için toplu bir linç kampanyasına maruz kalmış hatta açığa bile alınmıştır’’ diye konuştu.
Şube Başkanı Tuncal, sıfır toleranslı alanlarda işlenen suçlara en sert yaptırımlar uygulanıp, bu suçlara karşı hakimlerin bir takdir yetkisinin de bulunmadığına dikkat çekti. Tuncal, ‘’Para cezasına çevrilme veya hafifletici sebepler göz önüne alınmayarak cezalar net bir biçimde verilir. Böyle bir alan tanımlaması ile eminiz ki sağlık kurum ve kuruluşları daha güvenli yerler haline geleceklerdir. Bu konuda sendika olarak teklifimizi Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkili mercilere gönderdik. Sağlıkta şiddet konusunda da bu tarz çözümlerin faydalı olacağına inanıyoruz. Bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz; Türkiye’de sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi için acil ve sert yaptırımlar gereklidir. Yeni dönemde eski sorunlarla boğuşmak, kınama ve temenni cümleleri yerine çözüm üretilmelidir. Bunu yaparkende sosyal taraflarla görüşülerek, birlik içerisinde çözüm üretilmesi de temennimiz ve Sağlık Bakanlığı’ndan isteğimizdir’’ ifadelerini kullandı.
 

Editör: TE Bilişim